31 Mayıs 2011 Salı

Sikiş ve Teşekkür


     Blogda yer alan girdiler gerçek olaylardır. Yaşanmış hikayelerdir. Bu gözle bakılması ve okunması rica olunur. Bu arada, her ne kadar haberi olmasa da, porno hikayelerimizde başrolü benimle paylaşan, rolünü başarıyla oynayarak katkıda bulunan sevgili karıma teşekkürlerimi bir borç bilirim 
     Not : Şunu da ifade etmeden geçemiycem. Benim karı yıl geçtikçe şarap gibi yıllanıyor arkadaş. Şu anda sikiş sanatının zirvesinde sikişgen karıcım...

     Ah diyorum bazen kendi kendime... Şimdinin tecrübesiyle, ilk evlendiğimiz yılların vücudu (altında kalem durmayan dimdik taş gibi memeler, içine zor girilen, her girdiğimde ilk defa kızlık bozuluyormuş gibi bağrılan amcık, vs vs) aynı anda, aynı seviyede olabilseydi ne datlı olurdu kim bilir...



     Not 2 : Ben kendi payıma bir daha gelirsem, evlenmek için amcığına el, dil ve göz değmemiş, hayatında sik görmemiş bakire kız aramıycam arkadaş...

     En az beş erkek değiştirmiş, emmeli gömmeli tecrübesini kazanmış, amma velakin fazla da ellenmemiş, amı götü dağılmamış, memeleri uzaya bakan dikliğinden kaybetmemiş kız oğlan kız olmasa da kadın oğlan kız seçmek istiyorum.



     Yoksa acemiye yol yordam öğretene kadar ömür geçiyor, tam öğrendiğinde de hamilelik, çoluk-çocuk, emzirme şu bu derken sikilecek kıvamı kaçmaya, lolitalıktan istifa etmeye başlıyor. Haberiniz olsun 




30 Mayıs 2011 Pazartesi

30.Mayıs.2011 Pazartesi - Sabah Seksi



     Saat 08.30 uyandık. Üzerindeki ip askılı gecelik üstünden çıplak omuzlarını, boynunu, kollarını okşamaya başladım tüy gibi. Karımın en sevdiği şeydir bu. Kedi gibi mırıldanmaya, her tarafında hafif hafif gezinen parmaklarımın doğrultusunda vücudu dalgalanmaya başladı. Sikim sertleşmeye başladı anında...

    Alttan pijama altını dizine kadar sıyırdım. Pembe külodunu da çıkarmadan, kenarlarından ortaya doğru sıvazlayıp tanga haline getirdim. Karımın bu küloduna bayılıyorum. Kenarları ince dantelli, şeker pembesi bişi...

    Öyle harika bir görüntü oluştu ki... Yapılı etli omuzlardan bele doğru bir incelme, ince belden geniş kalçalara harika bir kavislenme... Yuvarlacık etli butlar... Üstüm çıplak yatmıştım, altımdaki eşofmanı sıyırıp atıverdim, benim ufaklığı arkadan bacak arasına yerleştirdim. Sikimin kafasıyla arka deliğine, amına baskı yapmaya başladım. Baktım külodun üstünden olmayacak sıyırıp atıverdim. Üstündeki siyah şeyi de çıkardığımda çırılçıplak kaldı kucağımda...

     İki kaşık gibi yatar vaziyette okşamaya devam ediyorum. Sikim arkadan apış arasında, ıslanmaya başlayan amcığına sürtüyorum. Ellerim omuzlarında, saçlarının arasında dolaşıyor. Omuzlarını tutup parmaklarımla hafif hafif acıtmadan masajımsı hareketlerle ovalıyorum. İnliyor durmadan...

- "Ne istiyorsun?" diyor.

- "Ne istediğim belli değil mi?" diyorum kulağına eğilip üflerken memelerini avuçluyorum, uçlarını sıkıyorum.

- "İstemiyorum" diyor. "Bırak biraz özleyelim. Daha yeni yaptık."

- "Ben özledim işte..." diyorum. "Bak sikim taş gibi oldu, özledik ikimiz de seni..." Kulak memesini yaladığımda huylanıp kaçırıyor kulağını dilimden... "Hem sen ne azgın orospusun... İstemiyorum diyorsun, içine yarak girdiğinde hemen sulanmaya başlarsın merak etme..."

- "İstemiyorum yaa... Bırak... İşim var, banyo falan çıkarma başıma... İşine gitsene sen..."

- "Benim işim sensin aşkım... Seni sikmek istiyorum."

- "Ben de kahvaltı yapmak istiyorum. Karnım aç..."

- "Benim de karnım aç karıcım... Önce ufaklığın karnını doyuralım, sonra kahvaltı yaparız. Hadi bırak kendini..." Harbiden de açım ha... Karnım gurulduyor...

Piçliğine, sikimi arka deliğine bastırıp kasıklarımla kalçalarını okşuyorum, uzamaya başlayan kıllarımı çıplak kabalarına sürtüyorum. Omuz masajına, okşamalara da devam tabi... Elbette istiyor o da... Yoksa bu kadar soymama, çırılçıplak bırakmama izin vermezdi. Daha ilk hareketimde kestirip atardı. İstiyor orospu... Sikişmek istiyor o da... Elimi önden sokup kasıklarını yokluyorum. Parmaklarımı bastırıp klitorisini okşuyorum, ıslaklığı hissediyorum.

- "Bak, amın ıslanmış işte... İstiyorsun sen de..."

- "Hayır, istemiyorum. Her zaman ıslak o..."

- "Hayır, yeni ıslandı. İstemese ıslanmaz bilirim ben..." diyorum. "Bırak amına gireyim, içine girdikten sonra hayır demez o... Yeter ki bir kere gireyim..."

Bingo... Dönüp sırtüstü yatıyor yatakta... Memeleri kabarmış, meme uçları dikilmiş. Amcığı şişmiş gibi sanki, yumruk gibi olmuş bacaklarının arasında... Dirseğimin üstünde bu nefis manzarayı seyrediyorum. Eğilip memelerini okşayıp benden taraftaki sağ memesini yalamaya, ucunu dudaklarımın arasında kıstırmaya başlıyorum. Karım da inlemeye başlıyor anında...

Elimi apışarasına atıyorum bu arada... Avuçluyorum, orta parmağımla klitorisine bastırıp okşuyorum... Kıvranıyor, inliyor... Elini uzatıp sikimi avuçluyor. Benim ufaklık kalkmış, sertleşmiş, hazır vaziyette... Okşayıp sıkıyor.

- "Nasıl? İstediğin gibi olmuş mu?" diye soruyorum.

- "Evet..." diyor.

- "Hadi o zaman, inmeden sokayım sana onu... Sikeyim bir güzel..."

- "Konuşma terbiyesiz terbiyesiz..." diyor.

Kalkıp malzemeyi alıyor sakladığımız yerden. Durex yani. Yattığım yerde havaya dikilmiş yarrağıma önce prezervatifi geçiriyor, sonrada bacaklarının arasına alıp amını geçiriyor. Islak amında yağ gibi kayıyor sikim... Sıcaklığı yakıyor sikimi... İnliyorum anında...

- "Oohhh..." diyorum. "Sıcacık amcığın, kızmış yine..."

- "Öyle mi?" diyor.

- "Evet aşkım... Fırın gibi amın... Sikimi yakıyorsun..."

Oturup kalkmaya başlıyor. Her zamanki gibi sikimin üstünde kalça dansı yapıyor orospu. Bitiyorum zevkten... Bir süre böyle devam ediyor. Yoruluyor. Üstüme yatıp kollarını dinlendiriyor. Ellerimle kalçalarını tutup pençeliyorum, alttan sikimi sokup çıkarmaya devam ediyorum. Dinlenince doğruluyor, elimi aramıza uzatıp am dudaklarını aralıyorum, klitorisinin kasık kıllarıma iyice temas etmesini sağlıyorum. İnliyor bir anda...

- "Ooohhh..."

- "Nasıl, güzel mi? Zevk almaya başladın di mi?"

- "Evet, zevk aldım. Ama şu kıllarını kesmesen daha çabuk zevk alıcam. Kısaltma şunları..." Elini uzatıp yokluyor sikimin dibindeki kılları... "Bak hala uzamadılar. Bir daha kesme sakın... Benim onlar... Onlar uzun olunca daha çok zevk alıyorum. Girip çıkarken okşuyor benimkini..."

- "Tamam, senin olsun. Daha da uzamazlarsa gidip hazır uzamışlarından bulurum sana karıcım, merak etme..."

- "Sapık koca... Senin sikini istiyorum ben... Başkasını değil..."

- "Hadi kapat gözlerini... Bak altında Behlül var şimdi... Onun kılları uzundur, seni o sikiyor şimdi... Deniz kenarındaki villaya götürmüş seni, sikiyor... Ooohhh..."

Ses çıkarmıyor, inip kalkmaya devam ediyor. Kalçaları çalkalanıyor, amını dipleyip sürtüyor kasıklarıma... Hareketleri yavaş,

- "Aşkım, yoruldun sen... Bırak biraz ben sikeyim seni..." diyorum. Hemen iniyor üstümden, yana devriliyor. Bacaklarını aralayıp ıslak amcığını avuçluyorum, okşuyorum. Kıvranıyor.

İçine giriyorum. Gidip gelmeye başlıyorum. Kalçalarımı sağa sola, öne arkaya yaylandırıyorum. Oohhh.. Nefis... Am duvarları bitiriyor beni zevkten... Bir süre daha bu şekilde sikiyorum karımı... İnliyor zevkten...


Üzerine tüm ağırlığımla bırakıyorum kendimi... Kolumu boynunun altından geçirip omuzlarını sımsıkı sarıyorum. Kollarımın arasında kıpırdayacak, kaçacak yeri yok şimdi. Yüz kiloluk, üstünde gidip gelen, amına bastıra bastıra girip çıkan ağırlığın altında nefesi kesiliyor, ağzını açıp nefes almaya çalışıyor. Bu vaziyette daha tahrik olduğunu hissediyorum, biliyorum. Kulağına eğilip dilimle kulak deliğinde, kulak memesinde dolaşırken fısıldıyorum,

- "Kim var üstünde şimdi?" diyorum. "Kim sikiyor seni? Kıvanç mı?" Pompalamaya devam ediyorum bu arada... Tempoyu sürekli değiştiriyorum. Kısa kısa, uzun uzun, hızlı hızlı... Sürekli... Durmaksızın... "Yoksa Doktor mu? Söyle... Kim sikiyor seni... Kimin yarrağını yiyorsun?"

- "Hiç biri... Senin sikini yiyorum... Senin... Geliyorummm..." diyor, kıvranmaya başlıyor.

Hay bin Haydar Dümen... Geç boşalma... Veya karımın erken boşalması... Yine hazırlıksız yakalandım. Benim geleceğim yok gibi... Bakayım, biraz daha hızlanıp diplesem orgazm olur muyum acaba? Pompala... Bastırr... Hayırr... Olamazz... Karım orgazm oluyor ve bende tık yok... Uğraşmama gerek yok artık. Biliyorum, gelmez benimki... Karım altımda kıvranıyor hala... Sikimde amının kasılmalarını hissediyorum ama nafile... Terlemişim iyice... Performans? Acil spor yapmalıyım.

Karım iyice boşalana kadar bekliyorum. Sonra sikimi çıkarıyorum içinden... Prezervatifi çıkarıp atıyorum. Vavvv... Yorulmuşum. Banyoya gidiyorum. Vayy... Bir büyük şişe kadar işiyorum. Demek sebep buymuş... Hay allah... Keşke önce tuvalete girseydim. İdrar kesesi dolu diye mi boşalamadım yine... Sikimi yıkıyorum, temizliyorum. Krem bitmiş. Şampuan alıyorum kremlisinden... Bir parça tuvalet kağıdı... İçeriye geliyorum, yatağa karımın yanına uzanıyorum. Görevini biliyor o da... Biraz sikimi okşayıp öpüyor. Saçları kasıklarımda...

- "Dilini göster bana..." diyorum. Gösteriyor kısacık, sonra ucunu dolaştırıyor sikimde... Bizde öyle emme manifoldu gibi ağza alma, emme yok maalesef... Sırf bu yüzden bi gün kaçak et kesecem valla... Kenarından yalıyor, ıslak dilini hissedince kıvranıyorum... Sonra şampuandan avucuna alıp sikimi sıvazlamaya başlıyor. Başı eğilmiş, saçları kasıklarımda... Parmakları kaygan kaygan, amcık gibi zevk veriyor. Taşaklarımda ellerinin, dudaklarının sıcaklığını hissedince ben bitiyorum zaten... Kasılmaya, boşalmaya başlıyorum. Hemen yan taraftaki tuvalet kağıdını tutuyorum sikimin başına, menileri boşaltıyorum.

İşte böyle dostlarım... Bizim evdeki sikişin bugünkü hikayesi böyle... Pek pornolarda seyrettiklerimize, bloglarda yazan hızlı hatunların yaptıklarına, anlattıklarına, sizin yaşadıklarınıza benzemiyor değil mi? Aahhh... Ah...

28 Mayıs 2011 Cumartesi

27.Mayıs.2011 Güne Başlarken...

Kısa keseyim, sabah 8.30'da yatağa girdik, hızlı bir tur... Saat 10 civarı mutlu mes'ut kalktık. Hatırladıkça sikim kalkıyor.  Güzeldi... Darısı dostlar başına...

24 Mayıs 2011 Salı

Bugün de seviştik.

    
     Geçen pazartesiden beri seks yapmıyorduk. -Bekarken evlilerin sabah akşam sikiştiklerini zannederdim. Maalesef öyle değilmiş.- Bugün iş nedeniyle erkenden şehre gittik. Giderken yolda bir ay önce benim rahatsızlığım nedeniyle gittiğimiz doktordan -ürolog- söz açıldı.

     Herif orta yaşı geçeli bir hayli olmuş ama, yakışıklı, renkli gözlüymüş de... Duvarda resmini görmüş, şimdinin Kıvancı gibi yakışıklıymış da -isim vermeyeyim-...

     - İyi bari, o kadar beğendiysen alıvereyim sana doktoru... dedim.

     - Aman sen de... diye geçiştirdi.

     Öğleden sonra döndük. Bir haftalık perhiz nedeniyle abazanlık had safhada, iyice başımıza vurmuş zaten. Gelene kadar bir elimle karımın kasıklarını avuçlayıp okşadım sürekli... Kamyoncu falan takmadım valla... Kim görürse görsün...
    
     Geldiğimizde büroyu bile açmadım, direkt eve gittik. Kapıdan girer girmez hemen bir aspirin attım. Bir kaşık bal götürdüm. Sonra soyunup dökünüp bir duş, biraz parfüm, ardından yatak...  Önce ben çıplak vücudunda tüy gibi dolaştım, okşadım, tavaf ettim. Memelerini okşayıp yaladım, uçlarını emdim.

      O doydu, ben yattım, mis gibi kokan sikimi bir güzel okşayıp öptü, iyice kaldırdı. O da beni okşadı, göğüs uçlarımı yalayıp emdi. Nasıl da biliyor zevk aldığımı fahişe...

     -"Yapma..." diyorum. "Yapma, sikim kalkıyor bak, sikerim sonra seni..." Sanki niyetimiz başka bir şey yapmakmış gibi...

     -"Siiikk..." diyor o da... "Kalksın da iyice doyursun beni... Hem terbiyesiz terbiyesiz konuşma, onun adı sik değil penis..."

     -"Hadi canım, penis tıp kitabındaki adı... Bizim dilimizde sik işte... Yarrak... Şimdi amına geçiricem o yarrağı... Sikicem seni... O ıslak amcığına yerleştiricem..."

     -"Terbiyesiz... Sus..."

    Sonra kaputu takıp üstüne oturuverdi sabırsızlıkla... Zaten sulanmış amında yağ gibi kaydı benimki... Amı ateş gibi yine, yaktı kavurdu sikimi orospu.... Pompalamaya, amıyla sikmeye başladı beni... Bomba gibiyim. Sikim sanki her zamankinden daha sert...  Amının duvarlarını hissedebiliyorum kaygan kaygan... Sıcak sıcak...



    - "Gelecek misin?" diye soruyor bana... "Beni yarı yolda bırakmayasın, gelmemezlik yapmayasın sakın, kızarım bak..." diyor. "İçimde gelirsen gelirsin, yoksa oral falan yapmam, ona göre..." diye tehdit ediyor.

    - "Öyle açım ki..." diyorum. "Değil gelmemek, senden önce boşalırım herhalde..."

     - "Hadi bakalım, görelim marifetini..." diyor. Oturup kalkmaya devam... İnlemeler başladı bizimkinde... Ben biraz alttan pompalayacak oluyorum, istemiyor. Kendisi ayarlayacakmış. Hadi bakalım, ayarla sikişini... İniyor, kalkıyor, klitorisini sürtüyor, bastırıyor, kalkıp dışarı çıkarıyor, tekrar sokup hızla oturuyor, öne arkaya yaylanıp içinde her noktasını hissettiriyor bana... Kalçalarını çalkalıyor bazen, öldürüyor beni zevkten, kendimi tutamayıp inlemeye başlıyorum ben de...

     - "Çok güzel sikişiyorsun orospum..." diyorum. "Harikasın, orospular senin yanında halt etmiş."

     - "Öyleyim.." diyor. "Sen öğrettin sikişmesini..."

     - "Doğru söyle..." diyorum. "Kimseyle sikişmedin di mi?"

     - "Sapık" diyor. "Nerden çıkardın bunu? Neden başkasıyla yapayım?"

     - "Baksana kızım, sekiz gündür sevişmiyoruz. Herhalde dışarda karnını başkalarıyla doyuruyorsun ki, benden istemiyorsun."

     - "Yalancı, pazar günü istedim, sen vermedin."

     - "Sen iki arada bir derede sikiş istiyorsun. Ben beş dakkada beşiktaş istemiyorum. Şöyle dört başı mamur, zevkine vara vara, sakin sakin olacak"

     -"Tamam işte, bugün senin istediğin gibi rahat rahat yapıyoruz. Bırak konuşmayı, konsantremi bozma."

     - "Ben biliyorum karıcım, sen gidip doktora verdin, ondan karnın tok, sikiş istemiyorsun."

     -"Vermedim, istemiyorum da... Ben senin sikinden başkasını istemem."

     -"Ver kız bi kere... Değişiklik olur ne güzel.... Hem doktora da bayıldın sen zaten... Gidelim beraber... Ben söyleyeyim istersen... "Doktor, sikim kalkmıyor artık, karımın da karnı aç, sevabına doyuruver karımı" diyeyim."

     -"Sus sapık..."

     -"Ben kapıda dururum. Hem gelen var mı diye kontrol ederim, hem sizi izlerim. Etek giyersin, altında külot olmaz. Ya da hemen doktorun önünde külodunu çıkarır atarsın. Doktor koltuğunda otururken fermuarını açarsın, siki kalkmıştır, hemen eteğini kaldırıp doktorun sikini içine alırsın."

     -"Sen de bakarsın öyle mi?"

     -"Evet canım... Bakarım. İzlerim sizi... Sen doktorun boynuna sarılırsın. Gömleğinin düğmeleri açılmış, sütyenin üstünden memelerini çıkarmışsın. Doktorun kucağında oturup kalkarken doktor memelerini dişliyor bir yandan...  Oofff... İşte böyle... Benim yarrağın üstünde zıpladığın gibi zıplarsın doktorun siki içindeyken..."

     -"Sus... Konuşma artık... Konsantremi bozma... Sapık herif... Geliyorum... Geliyorum... Çok güzell..."

     Ben de mecburen susmak zorunda kalıyorum artık. İkimizde de kasılmalar başladı. İnleye inleye aynı anda patladık. Sikimin keser sapı gibi olduğunu zannediyorum. Karımın amı kasılıp dururken beni yine sağıyor içinde...

     Belki dakikalar sürüyor kasılmalarımız. Sonunda duruluyoruz. Son bir kez amcığına köklüyorum sikimi... Öylece yığılıyor üstüme... Sırtında dolaştırıyorum parmaklarımı... Okşuyorum dakikalarca...

     -"Bittim..." diyor karım... "Yine harikaydı aşkım... Bitirdin beni... Senin nasıl oldu? Güzel miydi?"

     -"Güzel de laf mı? Bir haftanın acısı çıktı içimden... Perişan ettin beni karıcım... Çok güzel siktin beni yine..."

     Çıkıyor içimden... Yana devriliyor. Körük gibi inip kalkıyor göğüslerimiz... Nefes nefeseyiz... Bundan daha güzel bir şey olabilir mi acaba diye düşünüyorum kendi kendime...

    

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Bu sabah seviştik

Elbette bizim karı-koca olarak nasıl seviştiğimizi, yatakta neler yaptığımızı merak eden yoktur. Zannetmiyorum. Ama olsun, ben yine de yazayım dedim.

Bu sabah seviştik. Dün koca bir pazar gününü bir takım gelişmeler nedeniyle ayrı geçirmiştik. Gece de öylesine TV, bilgisayar vs derken pas geçti. Sabah yalnız kaldığımızda aramızda elektrik akımı vardı sanki. İstemezleniyor ama öyle bir istiyorduk ki sevişmeyi....

Saat sabahın dokuzu.... Evde yalnızız. Mutfakta kocaman bir kucaklama, memelerini avuçlayıp sıkı bir sarılmam yetti. Hemen yatak odasının yolunu tuttuk. Şu internetten aldığım, ortası delik külotlu çorabı giymiş geldi. Boy aynasında kendini seyrederken ben de soyundum. Sarılarak yatağa götürdüm.

Yatağın başucuna dizüstünü koydum. Şimdi linkini hatırlamadığım güzel bir porno videoyu açıp büyüttüm. Memeleri avuç kadar, dimdik, güzel vücutlu genç bir kızla oğlan sevişiyorlardı. Soyundular, dökündüler, öpüşmeye, sevişmeye, birbirlerini yalamaya, oral yapmaya başladılar.

Karım yan yatmış, pc.den gelen kısık sesle onların sevişmelerini izleyip dinlerken ben de arkasına yanaşıp okşamaya başladım. Dakikalarca... Sertleşen sikimi arkasından bordalayıp ıslaklığında gezdirmeye, hafif hafif bastırmaya başladım. Hevesli amcığının akmaya başlayan suyunda nemlenen sikimin başını arka deliğine hafif hafif baskıladım.

Bir yandan ekrandaki sevişenler, bir yandan benim arkadan çalışmalarımla iyice sulanmaya başladı. Arkasından yanaşıp başımı araya soktum. Oğlan kızın amını yalarken ben de aynı anda eşiminkini yalamaya başladım. Dilimle daha iyi yalamam için bacaklarını iyice ayırdı. Yalarken, bir yandan da parmaklarımı içinde dolaştırıp okşuyordum. Sularından ıslanan parmaklarımın ucuyla arka deliğini de okşamayı ihmal etmiyordum.

Bir süre sonra dönüp sırt üstü yattı. Biraz bu pozisyonda yaladıktan sonra bacaklarını aralayıp arasına girdim. Prezervatif takmadan, çıplak sikimi yavaşça sokmaya başladım. Henüz tam anlamıyla ıslanmadığından yavaş yavaş, ileri geri yapa yapa, oyalanarak girdim. Islandıkça girdi, ıslandıkça kaydı. Sonuna kadar dayandım. Gidip gelmeye başladım. Karımın amı iyice kayganlaşmış, ateş gibi sikimi yakmaya başlamıştı.

Gece aldığım 300'lük Coraspinin etkisi mi, sikişmeye olan açlığın etkisi mi bilmiyorum, ama sikim taş gibiydi. Aferin ulan, beni utandırmadın bugün. Eşimin amına çıplak sikimle prezervatifsiz girdiğimden her zamanki gibi hatun ikircikli, tedirgin, ürkek kuş gibi ikide bir başını kaldırıp bakıyor, nasıl girip çıktığımı izliyordu. Baktım, zevk almaya başlıyorum, istemeye istemeye çıktım amından.

Bu kez ben sırtüstü yatıp onu bekledim. Dureksi çıkarıp taktı. Eliyle iyice  dibine kadar geçirip kontrolünü yaptıktan sonra sikimin üstüne oturmaya başladı. Kaygan amcığında zorlanmadan dibine kadar alıp oturdu.
İnip kalkmaya başladı.  Karım beni üstümde amıyla sikerken, benim keyfim keyf... Bir yandan oturup kalktıkça hoplayan memelerini okşuyorum, bir yandan ortası delik külotlu çorabın kayganlaştırdığı bacaklarını... Çıplak kalçalarını avuçlayıp sıkıyorum. İçinde kayan sikin zevkini alınca, inlemeye başladı azgın karıcım...

Bu arada, videodaki kız da oğlanın damarlı, koca sikini yemeye başlayınca bağırmaya, sesini yükseltmeye başladı. Zaten pencere açık. Karşı komşunun kocası balkonda yalnız, çay keyfi yapıyor. Perde kapalı ama, karşı komşuya, üst kattakilere ses gider mi acaba diye endişeli karım...

- "Bırak duysun" diyorum. "Senin ne azgın orospu olduğunu öğrensin... Belki onun da canı çeker zavallı, gelmek ister... O da tadına baksın."

- "Manyak, rezil mi olayım mahalleye?" diyor, sesi kısmamı istiyor.

Ben aldırmıyorum. Rahatım yerinde.... Gözüm karımın zıplayan memelerinde, sikimi sımsıcak sarmalayan amının verdiği zevkten bihuş vaziyetteyim. Kulağımda hem karımdan, hem pc.den gelen zevk inlemeleri... Aklımda, karşı komşunun balkonda otururken, bizim sevişmemizi perdesi kazara (!) açık kalmış penceremizden izlemesi... Karım üstümde inip kalkarken, onun da kalkan sikini okşaması...

- "Ya kes şu bilgisayarın sesini..." diye çıkışıyor. Benim röntgenci komşu hayali pufff...

- "Bırak, boşver" diyorum. "Grup seks yapıyoruz şu anda... Biz burda, onlar yanımızda sikişiyoruz. Biraz sonra ben kadını alıcam altıma, adam da o siki sana sokacak, haberin olsun. " diyorum.

- "Sapıksın sen" diyor sikimin üstünde inip kalkarken... "Sapık pezevenk... Ben senin sikini istiyorum. Başkasınınkini istemem..." diyor.

Devam ediyor beni sikmeye...

- "Çok güzel sikişiyorsun... Amcığın zevk veriyor, bitiyorum zevkten..." diyorum. İnleyerek,

- "Sen öğrettin bana sikişmesini..." diyor.

- "Ben öğrettim, ama boynuz kulağı geçti. Tam bir orospu gibisin aşkım. Çok güzel sikiyorsun."

Devam ediyor sikmeye... Offf... Harika... Amının sıcaklığının sikim boyunca gidip geldiğini duyumsuyorum, müthiş zevk alıyorum. Dayanamayıp kalçalarını tokatlıyorum. Sevmiyor bunu yapmamı,

- "Yapma şunu... Pornolardan gördüğün şeyleri bana yapma..." diyor. Umursamıyorum. Hoşuma gidiyor itiraz etmesi, vurunca çıkan şaplak sesi, inlemesi... Bayılıyorum.

- "Nasıl?" diyorum. "İstediğin gibi sert miyim?"

- "Evet" diyor soluk soluğa... "Evet... Tam istediğim gibi... Taş gibi sikin... Harika..."

- "Zevk veriyor mu sana?" diye soruyorum.

-" Evet... Çok... Çok zevk veriyor..."

- "Hadi hazır sertken sik bakalım..." diyorum. "Bakalım sertleşmez hale gelince ne yapıcaz..."

- "Olsun" diyor. "Başka yöntemler var. İlle de sik olması şart değil ki... Dilin var... Parmakların var..."

- "Hadi gel, şimdiden internetten birini ayarlayalım sana... Kocaman siki olan, siki inmeyen birini ayarlayalım." diyorum. "Benimki iş görmeyince onu çağırırız. O seni sikerken ben sizi seyrederim. Amına nasıl koyduğunu izlerim."

- "Suss.." diyor. "Konuşma, konsantrem bozuluyor..." diyor.

Arada yoruluyor. Oturur vaziyette sikimin üstünde hareketsiz kalıyor bazen... Bazen de üstüme yatıyor. Kollarını dinlendiriyor. Ben alttan alttan pompalamaya başlayınca tekrar hareketleniyor. Benim ufaklığın yuvasına nasıl girip çıktığını izliyorum. Arada başımı eğip memelerinin uçlarını emiyorum cork cork... Ben bırakınca o geri kaykılıp benim ne hikmetse kadın memesi gibi zevkten kabarmış göğüs uçlarımı emiyor ıslak ıslak, yalıyor. Zevkten deliriyorum.

Bir yandan konuşuyorum. Dün gece sitelerde gezinirken karısı ile ilişkilerinin resimlerini çeken kocaların, içine girmiş vaziyette poz poz yükledikleri resimleri göstermiştim ona.

- "Hadi, biz de resim çekelim, yükleyelim. Herkes senin ne azgın amcık olduğunu görsün..." diyorum.

- "Sapık" diyor, zevkle inip kalkarken... "Sapıksın sen... Elalemin kocası cinayet işliyor, sen neler diyorsun..."

- "N'olur ki?" diyorum. Sadece senin amın görünecek, benim sikim... Üstünde adımız yazmıyor ki... Ama resimleri gören erkeklerin siki senin amını görünce kalkacak. Senin amına baka baka otuzbir çekecekler..." diyorum.

- "Sapık... Pezevenk koca..." diyor.

- "Hadi nolur, sen beni sikerken çekeyim işte... Bak ne güzel girip çıkıyor içine koca yarak...."

Ses çıkarmıyor. İnip kalkmaya devam ediyor. Sonunda iyice hızlandı,  hızlandı, hızlandı. O hızlandıkça ben de yükselmeye başladım. Saniye farkıyla önce ben başladım kasılmaya... Harikaaa... Çok güzel... İnliyorum zevkten...

- "Ohhh... Orospum benim... Geliyorum.. Fahişem... Harikasın... Sağ beni... Amınla sağ... Sikimi em... Suyumu çıkar...."

- "Çok güzel.... Dayanamıyorum... Ben de geliyorum... Ooohhh..." diye inliyor karım da... Vajinası kasılıp duruyor. Sikim içinde eziliyor amıyla sağarken...

- "Çekeyim mi?" diye üsteliyorum nefes nefese içine attırırken... "Çekeyim mi amcığının resmini? Göstereyim mi herkese?"

O da benden farksız... Kasılıp duruyor durmadan...

- "Çekk..." diyor. "Çek resmimi... Sapık... Çek görsünler karını... Çekk..."

Sonunda bitiyoruz. Biraz üstümde durup yana devriliyor. Her zaman yaptığı gibi bacaklarını sıkıştırıp kasılmaya devam ediyor bir süre... Ben de çıplak vücudunu, memelerini, çoraplı bacaklarını okşuyorum. Zevkle titriyor, ürperiyor okşadıkça...

Bilgisayardaki video bitmiş bile... Haberimiz yok. Bizim sikişmemiz onlardan daha uzun sürmüş.

7 Mayıs 2011 Cumartesi

Ahh, benim güzel baldızım...




Baldızımın hayaliyle yanıyorum..

      Evlendiğimizde baldızım küçük bir okullu kızdı. Sempatik, şişman, yaygaracı bir kız.. Ama iki yıl içinde gelişti, serpildi, genç kız oldu.. Hem de ne kız.. İncecik belli, düzgün bacaklı, iri göğüslü, afet mi afet bir şey.. O etli dudakları, iri yeşil gözleri, uzun sarı saçları, havalı yürüyüşü bütün erkekleri dönüp baktırıyordu kendine..

     Hiç kötü gözle bakmadım ona.. Bize kalmaya geldiğinde sere serpe mini eteğiyle bacaklarını sergilediğinde, denize gittiğimizde mayosunu geren göğüslerini, önündeki kabarıklığı gördüğümde, banyodan havluya sarınıp ıslak saçlarıyla çıktığında, gezmeye gittiğimizde önümde diri kalçalarının etlerinin titrediğini, sağa sola sallanmasını izlediğimde...
      Yanındayken korumam gereken bir varlıktı o.. Karımın kardeşi.. Akrabam.. Sadece geceleri fantazilerimde benimdi.. Evlendi, yurtdışına gitti.. Yılda bir kez gelebiliyor, kısa süre kalıp gidiyordu. Daha da olgunlaşmış, harika olmuştu..
      Hep hayallerimde sevişmeye devam ettim onunla.. Minik sahneleri büyütüp geliştirdim, hayaller kurdum, seviştim. Oturma odasında uyurken açılmış bacaklarını örttüm, gece hayalimde o bacakları açıp içine girdim, saatlerce evirip çevirdim, kıvrandırdım zevkten inlettim, bağırttım.
      Bir gün gezmeye gitmek için giyindiğimiz sırada şiddetli karın ağrısı başladı. Makyaj için girdiği yatak odasından inlemelerini duyunca fırlayıp yanına gittim. Ellerini karnına bastırıp koca yatakta kıvranıyordu. İki büklüm oluyor, vücudu şekilden şekle giriyordu. Bu sırada acıdan kıvrandığında elbisesinin etekleri yukarıya toplandı, ince siyah çoraplı bacakları açıldı, küloduna kadar gözlerimin önüne serildi hazineleri...
      Şu seksi, beni bitiren çoraplardan giymişti, dantelli, işlemeli, külodu tanga idi, kadınlığının arasına girmiş, dudaklarının arasında kaybolmuştu.. Farkında değildi açıldığının.. İnliyordu, yatağın üzerinde sağa sola yılan gibi kıvrılıyordu vücudu..
      Kucakladım, doktora götürmek üzere beline sarılıp merdivenlerden inmesine yardım ettim. Bacanak yoktu, ben vardım onu korumak için.. Düşmemesi için sıkı sıkı sarılmıştım. Sol kolum belinde, sağ elimle de parmaklarımı pençe gibi geçirdiğim sağ kolunu tutuyordum, şikayet etti kolunu acıttığım için. Özür diledim.
      Doktora gittik, gereken tedaviyi uyguladılar, ilaçlarını aldım. Bacanağa kızıyordu ilgilenmediği için, bana minnet dolu gözlerle bakıyordu... O gece ve sonrasında yeni fantaziler geliştirdim. O acıyla kıvrılan vücudu hayalimde zevkle kıvranıyordu, şehvetle sarılıyordu bana, duyduğu arzuyla, aldığı zevkle inliyordu, bağırıyordu fantazimde...
      Ertesi sene izine yalnız geldi.. Takıldım ona,
      - Bacanağı yalnız bırakmasaydın Gülaycım. Yaramazlık yapabilir orada.. Ne de olsa serbest memleket sizin orası.. dedim.
      - Merak etme enişte.. Bacanağının o taraklarda bezi yok. Bir sene yalnız kalsa aramaz o..
      Şaşırmıştım.
      - İnsan senin gibi bir kadını yalnız bırakır mı hiç? diyebildim.
      - Neden enişte? Ne olur ki..? Bende ne var?
      Gülerek işi şakaya boğdum ama sözlerim gerçeği yansıtıyordu,
      - Gençsin, güzelsin, çapkınlar seni rahat bırakmazlar.. Asılırlar.. Senin gibisini buldular mı kaçırmazlar kızım.. Hem yapayalnız bu kadar gün geçer mi?
      - Sen varsın ya enişte.. dedi.
      Değişik bir ses tonuyla söylemişti bunu... "Sen varsın ya.. Yalnız bırakma sen de.. Güzelsem bu güzelliği sen değerlendir" diyordu sanki... Bir an gözlerinin için bakıp kalakaldım, ne diyeceğimi bilemedim. Bir an suskunluktan sonra ilave ediverdi,
      - Korursun yani beni... Çapkınlara yedirmezsin...
      - İyi de sen burada, bacanak orada.. Hic canı çekmeyecek mi? Sen de yoksun..
      - Boş ver enişte.. Dedim ya, aramaz o.
      - Peki sen Gülaycım? Sen de mi aramazsın?
      - Bacanağını mı arayacağım? Bırak enişte...
      Sesinin tonundaki acılık içime dokunmuştu... Güzel, yeşil gözleri dolu dolu olmuştu. Uzatmadım ben de, Konu değişti, başka şeylerden bahsetmeye başladık.. Ama mesajı almıştım, bacanak doyuramıyordu onu.. Sekse açtı.. Eşime de anlatmış durumu.. Doğruydu.. İlgilenmiyordu bacanak onunla.. İş bahanesiyle dışarı çıkıyor, içiyor, evde tartışıyor, arkadaşlarıyla geziyordu..
      Bir gün işten geldiğimde kapıda beni o karşıladı, sarılıp yanaklarımdan öptü, sonra çekilip bana baktı,
      - Üçgen vücutlu eniştem benim.. dedi.
      Beğeni vardı gözlerinde.. Geniş göğsüme, geniş omuzlarıma bakıyordu. Yine işi şakaya boğdum,
      - Hadi canım, abartma.. diyebildim. Ama gece yattığımda yapmadığımı bırakmadım ona.. Altımda ezdiğimi, erkekliğimi bastıra bastıra kadınlığını ezdiğimi, zevkten bağırttığını hayal ettim..
      Ertesi gün telefonunun ayarlarını değiştirmemi istedi yanıma oturup... Hava sıcaktı, askılı ince bir bluz vardı üzerinde.. Ben telefonla uğraşırken eğilip istediği değişiklikleri söylüyor, yaptıklarımı izliyordu .. Başbaşa vermiştik .. Yanımda oturuyordu mini şortuyla.. Gözümün ucuyla bacaklarını, o güzelim bacaklarını izliyordum ben de ..
      İyice sokuldu, göğüsleri koluma temas ediyordu... Terlemeye başlamıştım.. Yalnız değildik, odaya girenler, çıkanlar, televizyon açık... Gözüm telefonda, bütün duyularım göğsünün yaslandığı sağ kolumdaydı.. Biraz daha yanaştı, göğsü kolumun pazusunda eziliyordu şimdi .. Hissediyordum, özellikle yapıyordu bunu .. Ama görüntüde tüm ilgisini telefona vermiş, göğsünün ezildiğinin farkında değilmiş gibiydi.. İçimden telefonu fırlatmak geliyordu.. Şeytan kulağıma fısıldıyordu sanki;
      "At telefonu elinden.. Dön, tut kollarından sıkıca .. Gözlerinin içine bak.. Ne istediğini sor ona.. Ne yapmak istediğini sor .. Senin istediğin gibi o da seni mi istiyor .. Söylesin ne istediğini.. Sen de o ne istiyorsa yap ona.. Her istediğini ver... Seviş.. Öp.. Okşa.."
      Ama yine hiç bir harekette bulunmadan bitti her şey.. Telefonu uzattım.. Teşekkür etti ilgilendiğim için...
      Onların yanına gittiğimizde eşim yanımıza prezervatif almadığından oradan almak zorunda kaldık. Dile kolay, bir ay kalacaktık orada... Dil bilmediğimizden mecburen utana sıkıla baldızın yardımını istedi eşim. Eşimin,
      - Acaba geniş midir? Eniştene dar gelmesin buranınkiler.. diye sorduğunu duyduğumda baldızımın gözleriyle karşılaştı gözlerim.. Gözümün içine bakıyordu. O gece yalnız kaldığımızda kullandık prezervatifi, gözlerimi kapadığımda baldızımın bana ilgiyle bakan gözlerini görüyordum karımın içinde gidip gelirken..
      Bir gece birlikte Amsterdam'daki bir eğlence yerine gittiğimizde süper mini siyah eteği vardı altında.. Düzgün, sütun gibi bacakları ince siyah çorapları, ince yüksek topuklu ayakkabıları, askılı siyah dekolte bustiyeriyle yine o hayallerimdeki vamp kadın olmuştu. Bütün gece gözlerimi onun dans ederken kıvrılan seksi vücudundan alamadım. Nefisti..
      Aklımdan çıkmıyordu hiç.. O gittikten sonra bir yıl boyunca kısacık beraberliğimizde yaşadıklarımızı düşünüyor, onları geliştiriyor, fantaziler kuruyor, senaryolar yazıyor, küçük anlık anılarla avunuyordum. Eşimle sevişirken tahrik olabilmek için onun da yanımızda olduğunu, biz sevişirken yatağın kenarında bizim sevişmemizi seyrettiğini, eli eteğinin altında külodunun içinde kendini tatmin ettiğini, dayanamayıp soyunduğunu, çıplak vücudunun yanımızda, yatağımızda zevkle kıvrandığını, ablası ile sevişirken kendimi tuttuğumu, boşalmadığımı, o bittikten sonra baldızımla sevişmeye başladığımı, sekse susadığını, her isteğime arzuyla yanıt verdiğini hayal ediyor, bu hayalle olmadığım kadar sertleşiyor, eşime saldırıyordum.

 
      Geçtiğimiz yaz olan oldu. Yine işini bırakamayan bacanağı bırakıp çocuklarla gelmiş. Havaalanında karşıladık, özlemle sarıldım baldızıma.. Yanaklarından öptüm. Göğsüme bastırıp bir an sıkıca sarılıp bıraktım.. Gerçekten özlemiştim.
      Önceden planladığımız gibi ertesi gün hep beraber Bodrum'a tatil köyüne gittik. Rezervasyonu önceden dışarıdan yaptırdığımızdan yerli turist yoktu hiç.. Baldız çocuklarla yandaki bungalowda kalacaktı, ben ve ablası da geniş tek yataklı bir odada.. Hepimiz iki odaya dağıldık, eşim geniş yatağa serilip kaldı, yol yorgunluğu ve sıcak etkilemişti.. Bense hemen denize dalmak, uzun yolculuğun yorgunluğunu ve terini denizde atmak istiyordum. Hemen üzerimdekileri atıp çırılçıplak mayomu aramaya başladım. Bulduğum anda kapı açılıverdi, baldız fırtına gibi daldı odaya,
      - Haydi millet, biz denize iniyoruz, hazırlanın çabuk.. diye bağırdı neşeyle..
      Öff.. Bir içim su gibiydi yine.. Genç kızlığındaki gibi değildi elbet, ama o balık eti vücudu kadınlığının en tatlı en gösterişli dönemini yaşıyordu .. İki çocuktan sonra hala taş gibiydi.. Göğüsleri daha da irileşmişti.. Bikinisinin üstü zor kapatıyordu memelerini.. Altını sormayın .. Minicikti.. Kadınlığının hemen üzerinde başlıyor, bacaklarının arasında mini bir üçgen görünüyordu sadece .. Yanları ip şeklinde fiyonk yapılmıştı. Çekiversen çırıl çıplak her şeyiyle meydana çıkacaktı hemen.
      Benim onu süzdüğüm gibi o da beni süzmüştü bir anda gözleri aşağıdan yukarıya beğeniyle gidip geldi bir an.. Birden başımdan aşağı kaynar sular döküldü.. Anahtarı üzerinde bıraktığımız kapıyı çalmadan aniden odaya dalan baldızımın seksi vücudunu seyrederken çıplak olduğumu tamamen unutmuştum. Ve seks abidesini izlerken doğal olarak erkekliğim sertleşmiş, dimdik oluvermişti. Hemen arkamı dönüp mayomu geçiriverdim altıma.. Eşimin gözleri kapalı, hiç bir şeyin farkına varmamıştı. Baldızımsa yanakları kıpkırmızı bana bakıyordu. Hiçbir şey olmamış gibi kollarımı açtım,
      - Ben hazırım.. Ama tembel ablan uyumak istiyor bu sıcakta..
      - Yaa, başım ağrıyor yine.. Siz gidin olmaz mı? dedi eşim gözlerini açmadan. Sen klimayı ayarla, serin serin sessizlikte uyursam biraz kendime gelirim.. Siz çocukları alıp gidin, eğlencenize bakın..
      - Tamam abla.. Merak etme, çocuklara biz bakarız .. Onlar çocuk havuzuna daldılar bile.. Sen dinlenmene bak.. Ben bütün yıl hasret kaldım güneşe.. Hemen gitmem lazım, hadi görüşürüz .. Hadi enişte, geliyor musun?
      - Tamam Gülaycım.. Haydi gidelim.. Düş önüme bakalım..
      Konuşa konuşa o önden ben arkadan denize inen dar yolda ilerlemeye başladık.. Şimdi arkadan izliyordum onu .. Geniş kalçaları, ince beli harikaydı.. O ince bele bir de altın zincir takmış haspa, bitirdi beni.. Ayak bileğinde halhalı parlıyor, topuklu terliklerinin üzerinde seke seke, kalçalarını kıvıra kıvıra gidiyordu.. Mayomu zorlamaya başlayan sertliği olduğu gibi o kalçaların arasına yerleştirmek istiyordum.. O taş gibi yuvarlak kalçaların titremesini penisimin ucunda duymak istiyordum...
 
      - Yaa enişte, kusura bakma.. Kapıyı çalmam lazımdı, heyecandan aklıma bile gelmedi senin odanın ortasında mayo giyeceğin..
      - Önemli değil canım.. Asıl sen kusura bakma .. Hata bende dediğin gibi.. Odanın ortasında mayo değiştirmek.. Mal mülk meydanda..
      Kahkahayla güldü,
      - Evet enişte.. Mal beyanında bulunman lazım senin ..
      Bu lafı duyunca gözlerimi zorla kalçalarından ayırıp yüzüne baktım, hem konuşuyor, hem de başını geri çevirmiş, bana bakıyordu. Kalçalarını seyrettiğimi anlamıştı.. Kızardım, O ise gülerek,
      - Böyle bakmaya devam edersen malın mülkün iyice artacak, ona göre...
      Cevap vermeye kalmadan çocuk havuzuna varmıştık.. Çocukları izledik, neşeyle suda çırpınıyorlardı..
      - Hadi enişte.. Bunların keyfi yerinde, biz denize atalım kendimizi..
      - Gidelim baldız da..
      - Eee.? Ne oldu? Gelmiyor musun yoksa?
      Çocuk gibi dudaklarını sarkıtarak sormuştu bu soruyu.. O köfte dudakları ye beni, ısır beni diyordu adeta.. Gülümseyerek,
      - Ben geliyorum kızım, yalnız sen mayo giymeyi unutmuşsun.. dedim bikinisinin altını göstererek.. Anladı, güldü kahkahayla.. Gülmesi de seksiydi bu kızın.. İnsanın içini eritiyordu..
      - Amaann enişteee... dedi gülerek koluma girdi. Deniz kenarı burası, herkes çıplak baksana.. diyerek etrafımızı gösterdi. Doğruydu, etrafta sadece yabancı turistler vardı, mayolu, bikinili, üstsüz, tangalı.. Boy boy, çeşit çeşit..
      - Ne bileyim kızım.. Onlar giyer, turist onlar..
      - Tamam işte enişte.. dedi gülerek. Ben de turistim, avrupadan geldim. Onlar gibi giyinebilirim ben de..
      - İyi bari... Elin deymişken üstünü de çıkar, tam turist olursun onlar gibi...
      - Niye olmasın enişte? Onlardan bir eksiğim mi var? Bak iyi aklıma getirdin... demesiyle elini boynuna götürüp bikini üstünü indirivermesi bir oldu. Kalakaldım. İri memeleri tüm güzelliğiyle meydandaydı şimdi. Offf... Harikaydı... Elimi uzatıp avuçlamamak, o üzüm tanesi gibi olmuş meme uçlarını öpmemek için kendimi zor tutuyordum. Koluma girip ilerleyince kendime gelebildim.
      - Hadi gel enişte, denize girelim de kimse görmesin kıymetli baldızını.. Baldızını mı kıskandın yoksa?
      Suya girmiş, ilerliyorduk bunları konuşurken.. Dipteki çakıl taşlarından ayağını korumak için parmaklarının ucunda yürümeye çalışıyor, dengesini korumak için kolumu tutup bana yaslanıyordu.. Üstsüz memelerini yaslamayı da ihmal etmiyordu. Çaktırmamaya çalışıyordum, umursamaz gibi hareket ediyordum, ama bu yakınlık delirtiyordu beni... Derinlik fazla değildi, su hala belimizdeydi.. Biz konuşmaya devam ediyorduk,
      - Sen böyle afeti devran gibi ortalıklarda dolaşırsan kıskanırım tabi.. Dikkati çekiyorsun.. Erkekler dönüp sana bakıyorlar yiyecek gibi...
      - Boş ver enişte.. Bakmaktan ne zarar gelir ki.. Güzele bakmak sevapmış derler.. Sen de beni güzel buluyorsun herhalde.. Az önce sen de bakıyordun onların baktığı yere..
      - Yani bunda benim ne suçum var şimdi? Güzel de laf mı? Bir içim su gibisin.. Harikasın..
      - Sahi mi enişte? Gerçekten bakılacak kadar güzel miyim?
      - Sorman bile abes canım... Senin en büyük hayranın benim biliyorsun... Şu vücuda baksana.. Her yerin taş gibi... Fıstık gibi kadınsın.. Seninle olmak için dünyaları verir erkekler...
      - Amann eniştee.. Utandırıyorsun beni... Abartma bu kadar, şımarırım yoksa..
      Durdum, kendime çevirdim, ellerini tutup havaya kaldırmış, vücuduna bakıyordum.. Dalgalarla minicik bikinisi bir görünüyor, bir kayboluyor, ıslak tenindeki ıslak ince bikini kumaşı kadınlığının kabarıklığını gizleyemiyor, tüm hatlarıyla belli ediyordu. Soğuk su iri göğüslerinin uçlarını kabartmış, üzüm tanesi büyüklüğünde beni delirtecek gibi görünüyordu. Ya o çıplak göğüslerinden dimdik aşağı inen kaslı göbeği.. İnsanın o göbek deliğini yalayası geliyordu.
      - Yalan mı söylüyorum kızım? Şu güzelliğe bak... Bu güzellikle bakılmak da, şımarmak da hakkın senin... Sen pazar günü doğdun herhalde Gülay, dedim şakalaşarak.. Güldü yine,
      - Ah sağol eniştem.. Teşekkür ederim.. deyip kollarını boyn uma uzattı, öpmek için yanağıma uzandı.
      Hafif eğilerek uzanmış, arada bir kaç santim mesafe bırakmıştı. Normal enişte-baldız öpüşmesi düşünüyordu herhalde. Ama bende dayanacak hal kalmamıştı. Beline sarılıp sertçe kendime çektim bir anda dudaklarının kenarından öptüm ben de... O vaziyette kalakaldık. Ne o kollarını çözmüştü boynumdan, ne de ben belini bırakmıştım. Öylesine duruyorduk yüzyüze.. Dudakları aralanmıştı. O etli dudakları... Gözlerime bakıyordu, gözlerimin içine.. O öpülesi göğüs uçları göğsüme sürtünüyor, bitiriyordu beni.
      Kolumun çemberini biraz daha daralttım, hafifçe sıktım, biraz daha sıktım.. Göğüsleri göğsümde eziliyordu şimdi... Elimin birini aşağı kaydırıp kalçalarını da bastırdım. Kasıkları önüme yapıştı.. Suyun içinde bu afetle sarmaş dolaş olmam penisimi taş gibi yapmıştı. 20'lik kalın aletim mayonun içinde isyan ediyor, kabardıkça kabarıyordu.. Kasıkları bu kabarıklığa yaslanmıştı şimdi.. Dalgaların etkisiyle sağa sola öne arkaya sallanıyorduk, bu hareket de kasıklarımızın birbirine sürtünmesine yol açıyordu... Zonklamaya başlamıştı penisim... Damar damar attığını hissediyordum.. Acı veriyordu, patlayacak gibiydi...
      - Enişte... dedi kısık sesle... Göğüsleri inip kalkıyordu, dudaklarını yaladı.. Kurumuştu dudakları..
      - Efendim canım.. Benim de ondan bir farkım yoktu... Olduğum yerde boşalacaktım nerdeyse..
      - Enişte, ben.. ben...
      - Söyle güzelim...
      - Dizlerim titriyor.. Tut beni... Sarıl bana..
      - Tutuyorum canım.. Merak etme... Seni bırakmam...
      Sımsıkı sarılmıştım... Kendimizden geçmiştik.. Etraftaki insanlar umurumuzda değildi.. Başını boynuma gömdü.. Alev gibiydi nefesi, boynumu yakıyordu.. Kalçalarında dolaştırdım elimi.. Islak bikini altını avuçlayıp sıktım suyun içinde.. Diğer elim sırtını, boynunu, saçlarını okşuyordu..
       - Enişte.. Yapma... diye kıvrandı kısık sesle..
      - Ne yapmayayım Gülay?
      - Bu yaptığını.. Yapma.. Yapamayız...
      - Neden? diye fısıldadım kulağına.. Neden yapmayalım? Söyle bana..
      - Doğru değil enişte... Biz.. ablam.. kocam... Bunları söylerken ne kollarını çözmüştü, ne de uzaklaşmak için çaba sarf ediyordu... Kollarımın arasında ezilmekten şikayetçi değildi... Ökseye yakalanmış kuş gibi titriyordu sadece... Dudaklarımla yanaklarını okşarken fısıldadım ben de,
      - Kocan yanında değil, her zamanki gibi.. Ablan da başı ağrıdığından ilacını almış, mışıl mışıl uyuyor, ben de yalnızım her zamanki gibi.. İkimiz varız.. Sen ve ben.. Ben seni istiyorum.. Hem de yıllardır istiyorum seni biliyor musun?
      - Biliyorum enişte... Bakışlarından.. Hareketlerinden.. Anlaşılmayacak gibi değil ki.. Öyle bakışın var ki içimi eritiyordu baktığın zaman..
      - Peki sen? Sen istemiyor musun? Sen de açsın biliyorum.. Ablan anlattı neler olduğunu.. Salak bacanak seni ihmal ediyormuş hep..
      - Doğru enişte.. Doğru.. Ayda bir aklına eserse istiyor beni.. O da benim zorumla oluyor ya... Olduğu da iki dakika... Ne öpmek, ne sevmek... İki dakikada bitirip arkasını dönüyor bana.. Ben de kadınım enişte.. Mutlu olmak benim de hakkım... Başka erkeklere gidemedim.. Orospu olmak istemedim... Lezbiyen ilişkiye bile girdim.. Ama olmuyor.. Aynı şey değil enişte.. İçime attım her şeyi... Neler yaptım ilgisini çekmek için.. İç çamaşırları, giysiler, jartiyerler, kokular..
      - Ooohhh... Anlatma Gülay, bitiriyorsun beni.. Seni o şekilde görmek için neler vermezdim..
      - Bak işte enişte.. Sen anlatmamla tahrik oluyorsun, kocam yanımdayken ilgilenmiyor.. Hem.. şey..
      - Söyle canım, çekinme.. Çekinecek bir şey kalmadı artık.. Sen beni gördün.. Ben seni görüyorum..
      - Doğru.. Seninkini gördüm.. Bizim sorunumuz da bu galiba..
      - Neymiş sorun? Anlayamadım..
      - Küçük enişte.. Kocamınki küçük.. Seninkinin yanında ufacık kalır.. Şimdi anlıyorum .. Senin bacanak komplekse girmiş, ondan sevişmiyor benimle.. Seninki gibi değil.. Bu..
      Başını çevirip etrafa bakındı.. Kimse ilgilenmiyordu bizimle.. Herkes kendi halindeydi.. Elini aramıza soktu, suyun altında mayomun üstünden sertliğimi avuçlayıverdi... Beklemiyordum bunu.. İrkiliverdim. Bir inilti koptu benden..
      - Ohh.. Gülayy... Ne yapıyorsun?
      - Mmmm.. enişte... lütfen bırak.. dokunayım ona..
      Eli mayonun dışından sertleşmiş, taş gibi olmuş organımı okşuyordu, gözleri yarı kapalı zevkle yapıyordu bunu.. Ben de elimle yandan mayomu hafif indirdiğimde suyun içinde bile alev gibi yanan parmaklarını penisimin gövdesinde hissettim. Parmaklar gövdeyi sıkıca kavrayıp sıktı.. Dudaklarını uzattı, önce yavaşça dudaklarını okşadım, sonra alt dudağını emmeye başladım.. Kısık sesle,
      - Enişte.. Ne kadar güzel.. Damarlarını hissediyorum.. Ne olur götür beni.. Seviş benimle.. Dayanamıyorum artık.. Ohhh.. Hadi enişte.. Yanıyorum ben.. Söndür baldızının ateşini enişte...
      - Ben de dayanamıyorum canım.. Bitirdin beni... Boşalmak üzereyim....   
      - Boşal enişte... diyerek parmaklarının baskısını arttırdı. Suyun içinde mastürbasyon yaptırıyordu bana... Fazla dayanamadım, menilerim deniz suyunun içinde yayılmaya başladı. Kasılmalarım bitince dudaklarıma uzanıp öptü, öpüştük. Sabırsızlıkla elimi tutup çekmeye başladı beni,
      - Haydi gel..
      Mayomu çekip baldızımın ince beline sarıldım, sarmaş dolaş sahile çıktık. Şezlongun üzerinden bikinisinin üstünü ve eşyalarımızı alıp hızlı adımlarla çocuk havuzunun yanından geçtik. Animatörler çocukları toplamışlar, eğleniyorlardı. Dünyayı görmüyorlardı.. Hiç durmadan devam ettik tırmanmaya.. Bizim odanın kapısını yavaşça aralayıp içeriye baktım, karım ilaç şişesi başucunda derin uyuyordu hala.. Kapıyı örttüm yavaşça ve benden önce bungalowa girip kapıyı aralık bırakan baldızımın yanına koştum.. İçeri girip kilidi çevirdim.
 
      İnanamıyordum... Yıllardır hayalini kurduğum şey gerçek oluyordu... Karşımda duruyordu... O da benim gibi heyecan içindeydi.. Soluk soluğa gözlerini gözlerime dikmiş, ihtirasla bakıyordu bana.. Çıplak, sadece bikinisinin altıyla heykel gibi, tanrıça heykeli gibi duruyordu önümde... Göğüslerinin inip kalktığını görüyordum.. Uzanıp elini tuttum, kendime çektim.
      - Tatlım.. İstediğine em in misin? İstersen çıkıp gidebilirim şu anda.. Hiç bir şey olmamış gibi devam ederiz eski yaşantımıza..
      Sarıldı hemen.. Dudaklarını uzatırken fısıldadı..
      - Eminim enişte.. Hiç bir şey umurumda değil.. Bırakma beni.. Sarıl bana.. Sen istesen de bırakmam.. Kadınlığımı yaşat bana..
      Günah benden gitmişti artık.. Kucaklayıp kendime çektim, kollarımın arasına alıp dudaklarına yumuldum.. Sımsıkı sarmış, göğsümle memelerini eziyor, kalçalarını önüme bastırıyordum. Tek vücut olmuştuk.. Dudaklarını emiyordum... Dilimle aralanan ağzından içeri dalıp dilini okşuyordum.
      Ensesinden, saçlarından tutup başını arkaya eğdim, dudaklarımı boynunda gezdirdim hafifçe, oradan göğüslerine kaydırdım. Denizde üstünü çıkardığından beri avuçlayıp öpmek için yanıp tutuştuğum göğüsleri en sonunda dudaklarımla buluştu. İrileşmiş göğüs ucuna dokunduğumda "Mmmm.." diye inledi.. Bir süre oynadım onunla.. Biraz dudaklarımla okşadım ucunu.. Biraz dilimle.. İnliyor, kıvranıyordu kollarımda..
      - Ohhh... Yapma enişte.. İşkence yapma bana.. Ahh... Çok güzel.. Em onu enişte.. Emmm..
      Ucunu alıp şiddetle emmeye başladım. Vakum gibi emiyordum memesini... Saçlarımın arasında parmaklarını dolaştırıyor, kendine çekiyor, inliyordu..
      - Ooohhh... Çok güzel... Mmmm... Emm... Oohhhh... Bitiriyorsun beni enişte... Ooohhhh....
      Bir sağ göğsünü emiyordum, yalaya yalaya diğerine geçiyor, onu emmeye, yemeye başlıyordum.. Kıvranıyordu kollarımda.. Göğüslerini bırakıp kollarından tuttum, geriye, iki adım ilerdeki geniş, çift kişilik yatağa götürdüm. Usulca yatırdım. Yarım bıraktığım yerden, memelerinden yalayarak aşağıya inmeye başladım.. Göbeğine gelmiştim. Dilimin ucunu göbek deliğine soktum, yaladım, ısırdım.. Dizlerimin üstüne çökmüştüm.. Şehvetle şişmiş, yumruk gibi kabarmış olan kadınlığı önümdeydi. Elimi zevk suyuyla ıslanmış minicik bikini altının fiyonklarına götürüp ikisini birden çözdüm.
      Şimdi gözümün önündeydi kadınlık organı.. Kıllarını ağdayla almış, sadece tam üzerinde ince, uzun bir tutam bırakmıştı. Kabarmış dış dudakları ayrılmış, pespembe iç dudakları vajinasının içinden fışkıran zevk suyu ile ıslanmış, ışıl ışıl parlıyordu.. Sular bacaklarını ıslatarak aşağıya süzülüyordu apış arasından... Dilimle bastıra bastıra yukarıya kadar yalayıp aldım o zevk sularını... Kadınlığına geldiğimde dilimi çektim.. Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Dudakları aralanmış, kısık gözlerle beni izliyordu.. Parmakları saçlarımın arasında duruyordu.. Gözümü aşağıya organına çevirdim, küçük bir öpücük kondurdum.
      - Oohhh.. Eniştee... diye inledi anında..
      Bir daha, bir daha öptüm, öpücüklerle dolaştım etrafında.. Bacaklarını pergel gibi açabildiği kadar açtı.. Şimdi tam anlamıyla çiçek gibi açılmıştı kadınlığı... Dudaklarımla öpüşür gibi kadınlığının dış dudaklarında gezindim. Dilimle yalamaya başladım. Klitorisine deydirdiğimde ise elektrik çarpmış gibi titredi, saçlarımdaki parmakları kasıldı.. Parmaklarımı kalçalarına geçirip kendime çekerek sertleşmiş klitorisini emmeye, dudaklarımın arasına kıstırıp dilimle yalamaya başladım. Titremesi devam ediyordu, kasılmaları şiddetlendi, parmakları saçımı acıtmaya başlamıştı, çekiştirip duruyordu..
      - Aaahhh... Eniştee... Ne yapıyorsun bana... Ooohhh... Bitiriyorsun beni.. Geliyorumm...
      Aniden kadınlığını yalamayı bırakıp yukarı çıktım. Meme uçlarını sertçe dudaklarımın arasına alıp emmeye başladım. Ne yapacağını şaşırmış, yatak çarşafını avuçlarının içinde sıkıyor, başını sağa sola sallıyordu. Ben göğüslerine yükselince o da kollarını dolayıp kendine çekti sıkıca… Zevkten kendini kaybetmiş, orgazm dalgalarıyla sarsılırken haykırmaya başlamıştı. Dudaklarına yumuldum. O etli, körpe dudaklarını emmeye başladım. Ağzımın içinde boğuldu zevk çığlıkları… Tırnaklarının sırtımı çizerken verdiği acıya aldırmadım. Ben de alt dudağını ısırdım.
      Bir müddet sonra her şey duruldu. Fırtına geçmişti. Yüzüm boynuna gömülü, körük gibi soluyordum. O da nefes nefeseydi.Diri memeleri altımda inip kalkıyordu. Kendimi yana bıraktım, üstünden kayarak devrildim. Yan yana yatıyorduk şimdi. Baktım, dudağını ısırdığım yerde hafif bir kan damlası belirmişti. Dirseğimin üstünde doğrulup işaret parmağımla o kan damlasını aldım, kendisine gösterdim. Fısıltıyla,
      - Özür dilerim.. diyerek kan damlasını yaladım. Gülümsedi seks yorgunu bir ifadeyle…
      - Kanım sana feda olsun eniştem… dedi. Hayatımda böyle zevk duymamıştım. Hiç böyle orgazm olduğunu bilmiyordum. Zevkten bitirdin beni… Öldürdün zevkten…
      - İnanamıyorum sana Gülay.. Bunca yıldır evlisin.. Nasıl olur?
      - İnan enişte… İşte bu yüzden bıktım evlilikten… Filmlerde, pornolarda bu şekilde boşalan kadınları gördükçe, etrafımdaki kadınlar anlattıkça olamaz diye düşünüyordum. Ya bunlar yalan yapıyorlar diyordum, ya da ben kadınlığımı yaşamıyorum.

      O anlatırken dudaklarımı tüy gibi dudaklarında, kulaklarında, yanaklarında gezdiriyordum. Boşta kalan elim ise boydan boya güzel vücudunu tavaf ediyor, her tarafını okşuyordum. Kah göğüslerini, kah dümdüz karnını, göbek deliğini, süs gibi bir şerit halinde bıraktığı kadınlığının tüylerini okşuyor, parmaklarımı az önce yaşadığı zevk kasırgasıyla sırılsıklam olmuş, ıslak am dudaklarında gezdiriyor, parmak ucunu klitorisine sürtüyordum.
      Dakikalarca bu seksi yaratığa şehvetin en koyusunu tattırmak için uğraşmıştım ama ben hala aç duruyordum. Sertleşen ve kan hücumundan damarları parmak parmak kabarmış erkekliğim yan durduğumdan onun bacaklarına baskı yapıyordu. Okşamalarımın yanı sıra sertliği hisseden baldızım ürperiyor, tüyleri diken diken olmuş, klitorisi yine sertleşmeye başlamıştı.
      Artık dayanamıyordum. Doğrulup bacaklarını araladım, ağırlığımı vermeden üzerine uzandım. Penisim bacak arasına baskı yapıyordu şimdi. Islak am dudaklarını okşadım penisimle. Kaygan sıvılar mantarımsı başını kayganlaştırmıştı. Islak ıslak parlamaya başlamıştı aletin kafası. Biraz daha devam ettim, klitorisine fırça çektim, suları akmaya başlayan kadınlık girişini, ıslak dudaklarını okşadım. Sıcacıktı. Yanıyordu. Daha içine girmeden yangını hissetmeye başlamıştım. O da sertliği organında hissedince bacaklarını biraz daha araladı, derin bir “Ooohhh…” çekti… Boynuma sımsıkı sarılarak dudaklarımdan öpmeye,emmeye başladı. Ben kadınlığına fırça çekmeye devam ediyor, penisimi klitorisine bastıra bastıra boylu boyunca okşuyordum. Kalçaları hareketlenmeye başlamıştı, içine girmemi istercesine hareketler yapıyor, altımda kıvranıyordu. Nihayet dayanamadı,
      - Oohhh.. Hadi enişte… Sok artık… Yeter beklettiğin…
      - İstiyor musun? Gireyim mi içine?
      - Oh, evet… Gir… İçime gir… Sok onu içime… Dayanamıyorum artık… Sookkk..
      - Oh… Ateş gibi yanıyorsun aşkım… Ama hemen giremem… İstemen lazım..
      - İstiyorum ya enişte..
      - Aşkım, ne istiyorsan adıyla söyle... Seni sikmemi istiyorsan sikmemi emret.. Söyle sikeyim mi seni? O fındık gibi, ıslanmış amına gireyim mi yarrağımla?
      - Ohhh.. Evet eniştem... Evet... Sik beni... Deminden beri yalvarıyorum sok diye… Hadi artık… Sok o koca şeyini içime.. Yıllarca bunun hayalini kurdum. Ablamla sevişirken çıkardığınız sesleri dinleye dinleye, ablamın acıdan, zevkten bağırmasını duya duya kendimi tatmin ettim. Kocamın altında yatarken seni hayal ettim. Üstümde yatanın sen olduğunu farzettim gözlerimi kapatıp… O kaslı kollarınla beni sımsıkı kucakladığını, üçgen vücudunla beni eze eze becerdiğini hayal ettim. Hele bu sabah seni çıplak gördüğümde öldüm, bittim enişte…. O andan beri bunu yemek için yanıyorum. Hadi artık…
      - Biliyor musun, ben de seni hayal ettim hep… Ablanı sikerken karanlıkta senin yanımızda olduğunu, bizi izlediğini, seni de siktiğimi hayal ettim. Ablanla sikişirken yanımızda hep sen vardın.
      - Hadi enişte… İşte yanındayım.. Altındayım.. Sik beni… Amcığım sikini yemek istiyor… Oohhhh… Bak, nasıl yanıyor amım? Hadi artık… O koca sikini sok amıma… Sik baldızını… Mmmmm…
      - Ohhh… Baldızım benim… Kaygan amcıklım… Merak etme… Öyle bir zevk vereceğim ki sana… Senelerin acısını çıkartacaksın.

      Sikimin başını am dudaklarına dayadım, yavaşça girmeye çalıştım. Ama bütün kayganlığına, akan zevk sularına rağmen zorlanıyordu. Gülay da başını kaldırmış, dudaklarını ısırarak benim içine girişimi izlemeye çalışıyordu. Dayanamadı, ellerini aramıza sokup kadınlığının dudaklarını ikiye ayırdı.
      - Ohhh... Hadi gir içime eniştemm.. Bak senin için açtım kapılarımı.. Hadi sok sikini... İçime sok.. Aahhh... Acıyor... Yavaş eniştem... Yavaş sik baldızını... Alışkın değilim böyle büyük yarak yemeye..
      - Canım benim.. Merak etme sen... Senin canını yakamam.. Kıyamam sana... Yavaş yavaş sokarım sikimi... Alıştıra alıştıra... Islata ıslata... O güzelim amcığına kıyamam ben... Ohhhh... O kadar dar ki... Sanki bakire amı gibi...
      - Aslan eniştem benim... Errkeğimm... Ooohhhh... Senin koca sikini yemeden önce bakire sayılırım ben... Kocamın küçük pipisi açamadı amımı.. Doyuramadı beni... Ooohhhhhh.... Aslan eniştemm... Sik baldızını... Bacanağın güzel sikemedi beni... Sen sik... Yarrağa doyur baldızını... Ooohhh... Bak başı girdi içime... Ooohh.. Tokmak gibi duruyor kapımda..
      Yavaş yavaş ilerlemeye başladım. Baldızımın daracık amcığını yara yara giriyordum. İki santim ileri, iki santim geri... İki ileri, bir geri... Dediğim gibi, alıştıra alıştıra, yara yara... Yarısına kadar soktum, bekledim. Yavaşça ucuna kadar geri çekilip tekrar giriyordum, amından akan sular boydan boya ıslatıyordu sikimi.. Baldızımın gözleri kaymaya başlamış, dudakları terlemişti. Kesik kesik soluyordu. Ellerini belime koymuş, ben bastırdıkça tutup engel olmaya çalışıyor, acısı geçince tekrar çekerek girmemi istiyor, girişi idare ediyordu. Yarısına kadar sokmuştum. Durup bekledim biraz... Sonra omuzlarından tutup aniden bastırıverdim.
 
      - Aaahhhhhhhh... diye bir çığlık koyverdi. Yardın enişteee... Koca sikin öldürdü beni... Dur nolur... Kıpırdama... Bekle biraz... Alışsın... Ooohhh... Hiç böyle yememiştim... Harikaymış... Amımın içi beton dökmüş gibi.. Kol girmiş gibi enişte.. Anlatılmaz bu zevk... Ne kadar güzelmiş kalın siki içime alması... Hem acıyor, hem zevk duyuyorum... Ooohhhh....
      Kıpırdamadan durup bekledim ben de... Sonra eğilip dudaklarını yalamaya, öpmeye başladım.. Kulak memelerini, boynunu... Daha da eğilip memelerine uzandım... Uçlarını emdim. İnlemeye başladı yine.. Emerken sikimi milim milim oynatmaya başladım amında... Sonra git gellere başladım. Yavaş... Santim santim... Çektim yukarı, ucu göründüğünde tekrar yavaşça, yara yara girdim. Baldızımın sesi, soluğu kesilmiş, tüm dikkati, tüm duyuları içine girmekte olan sikimde toplanmıştı.
      Kasıklarım kasıklarına, sikimin başı ta dibine değdi, bastırdım, klitorisini tüm ağırlığımla ezdim, tekrar yavaşça geri çıktım. Sürekli aynı hareketi yapıyordum. Gülay yine inlemeye başlamıştı. Tırnakları sırtımda geziniyor, başını istemsiz bir şekilde sağa sola sallıyordu. Kuruyan dudaklarını diliyle ıslatıyordu.
      O minik pembe dilini görünce dayanamadım, eğilip öptüm o ıslak dilini... Dilimle okşadım. İnlemeleri ağzımın içinde kayboluyordu. Parmakları sırtımı okşayarak kalçalarıma inmiş, bacaklarının arasında sürekli hareket halinde olan kalçalarımı okşuyor, tırnaklıyordu şimdi... Ağırlığımı tek dirseğime verip sol elimle memelerini okşuyor, parmaklarımla meme ucunu sıkıp okşuyordum. Hızlanmaya başladım. Mors alfabesi gibi çalışıyordum. İki uzun bir kısa.. İki kısa, bir dip... Kasıklarımdaki uzun süredir almadığım uzun kıllarla sertleşmiş klitorisini kah okşuyor, kah bastırıp eziyordum.
      - Ohhh... Eniştem... Nasıl zevk bu? Oohhhhh.... Sevişmek buymuş demek ki... Hadi hızlan enişte... Vur içime... Dibime göm sikini... Amıma göm... Ohhhh... Koca yaraklı eniştem benim... Harika sikiyorsun... Erkeğimm... Kocamm... OOohhhh... Geçirr... Tokmakla... Yar beni... Amımı yar.. Aaahhhh... Ooohhh... Hiç böyle sevişmedim eniştemm.. Hiç böyle sikilmedim... Güçlü erkeğim benim... Bastır... Ez beni... Kemiklerimi kır... Sik...
      - Doğru mu söylüyorsun Gülay? Zevk veriyor mu sikim sana? Ooohhh... Bitiriyorsun beni aşkım... Amcığın zevk veriyor bana... Dar amcıklı baldızım benim... Sikimi eldiven gibi sardı amcığın... Çok zevk alıyorum... Mmmm...
      - Evvet enişte... Evvett... Koca sikin öyle zevk veriyor ki... İçimi doldurdu sikin... Ooohhh.... Damarlarını hissediyorum sikinin... Kafası yumruk gibi yarıyor amımı... Duyuyorum... Hissediyorum... Aaaahhhh.... Geliyorummm...
      Çırpınmaya, kasılmaya başlamıştı yine... Kalçaları inip kalkıyor, dişleri kenetlenmiş, arasından tıslayarak nefes alıp veriyor, başını sağa sola atıyordu. Çığlık atıyordu artık... Kimseyi umursadığımız yoktu o anda... Duyacaklarmış, göreceklermiş... Dünya yıkılsa aldıracak halde değildik ikimiz de... Benim de dayanacak halim kalmamıştı..
      - Ben de geliyorum... Çıkayım mı aşkım? diye sorabildim soluk soluğa...
      - Hayır... içime boşal enişte.. Korunuyorum... Boşal... Sula içimi... Hadii...
      Daha fazla tutamadım, son bir hamleyle sikimi dibine kadar kökledim kaldım. Fışkırmaya, bağıra bağıra içine boşalmaya başladım. Bitmek bilmiyordu püskürmem...
      - Aaaahhh... Çok güzelll... İçimi yaktı döllerin... Sıcacık... Ooohhh...
      Üzerine yığılıp kaldım. Nefes nefeseydik.. İçinden çıkmamıştım... Hala kasılıp duruyordu... Kolları, bacakları kenetlenmiş vaziyetteydi hala... Sonunda sakinleşti... Duruldu... Gem vurulmaya çalışılan kısrak gibi bir kaç kasılma daha yaşadı, sonra hareketsiz kaldı... Yanına devrildim... İçine boşalttığım spermlerim, ağzı açık kalan kadınlığından aşağı süzülüyor, yatağın üzerine akıyordu. Göğsü inip kalkıyor, dudakları örselenmiş, ağzı açık nefes almaya çalışıyordu. Uzanıp bereli dudaklarına yavaşça bir öpücük kondurdum.
      Dudakları kıpırdadı, parmağımı bastırıp susturdum. Söylenecek tek kelime yaşadığımız büyüyü bozacak gibi gelmişti o anda... Yeşil gözleri doymuş, mutlu, hayatından memnun bir kedi gibi bakıyordu bana...
 

6 Mayıs 2011 Cuma

Kiracımız




Görme engelli kiracımızla hasret giderdim...
           Adım Güler, 30 yaşındayım ve 10 yıldır evliyim. Kocam yurtdışına mal götüren bir TIR şoförü, ayda bir, iki ayda bir üç-beş gün kalıyor, işlerini ve bu arada beni halledip tekrar Avrupaya, Rusyaya gidiyor. Bir çocuğumuz oldu, oğlum sekiz yaşında okula gidiyor. Ekonomik durumumuz iyi sayılır, ama ben mutsuzum. Evliliğim koca yolları gözlemekle geçiyor hep... Bir yıl önce altımızdaki daire satılınca, kocam daireyi satın aldı. Bir süre boş durdu daire, sonra yaşlı bir karı koca gelip kiraladı. Yanlarında gözleri görmeyen genç bir delikanlı vardı. Beyaz bastonuyla yürüyor, her işini kendi yapabiliyordu. Hüseyin oğullarıymış. Kocam da ben de aileyi pek sevdik.
            Hüseyin, Üniversitenin görme engelliler için açtığı özel bir bölümde okuyor, ve sabahları şehir içi otobüsle Üniversiteye gidiyordu. Ben de oğlumu bir sokak ilerdeki okuluna götürüp getiriyordum. Her sabah aynı saatlerde çıktığımızdan sürekli karşılaşıyor, birlikte konuşa konuşa gidiyorduk. Yolda ben ona yoldaki kaldırımları, engelleri aşması için yardımcı olurken, o da dirseğimi tutuyor, birlikte en az on dakika bu şekilde yürüyorduk. Ben oğlumu okula bırakıp okulun önündeki otobüs durağında Hüseyin ile beraber sohbet ediyor, bineceği otobüs geldiğinde onu uyarıp binmesini sağlıyordum. Her gün bu şekilde gide gele iyice samimi olmuştuk.
            Hüseyin çok konuşkandı, çok ta şakacıydı. Hiç körlüğüne üzülmezdi. Ama her şeyden öte, Hüseyin çok yakışıklı bir gençti. Hüseyin'den çok etkileniyordum, dirseğimden tutup yürüdüğümüzde içim bir hoş oluyor, kendimi onun karısı gibi görüyordum. O durmadan bana bir şeyler anlatırken benim aklımdaysa kolumdaki elin sıcaklığından başka bir şey olmuyordu. Heyecanlanıyor, genç kız gibi içim bir hoş oluyordu.
           Artık öyle olmuştu ki, evden çıkarken Hüseyini görmesem kapılarını çalıyor, anne babasıyla selamlaşıp onun çıkmasını bekliyordum. Yaklaşık 3-4 ay böyle sürüp gitti, Hüseyinle çok samimi olmuştum. Kocam da aileyi sevmişti. Bir kaç kez onlarda ve bizde birlikte yemek yemiş, sohbet etmiştik. Cana yakın insanlardı. Anne babasının memlekette de arazileri vardı. Yılın yarısını ekim, dikim, hasat vesaire işler için memlekette geçiriyorlardı. Hüseyin de evde yalnız kalıyor, kendi başına evi çekip çeviriyor, okuluna gidiyordu. Kocamın eve geldiği sınırlı günlerde konuştuğumuzda o da hep Hüseyinin nasıl becerikli biri olduğunu beğeniyle anlatırdı.
           Bir bahar günüydü. Kocam yine Rusyaya gitmişti. İki haftadır yapayalnızdım. Hüseyinin anne babası da memleketteydi. Markete gidip akşam yemeği için bir şeyler almak için aşağı inerken Hüseyin de evden çıkıyordu. Merhabalaştık,
            -“Nereye gidiyorsun Hüseyin?” diye sordum.
            -“Bizimkiler memlekete gittiler, ben de çarşıdaki restoranlardan birinde pide falan yiyeceğim abla.”
            -“Evde çok güzel yemek var. Pide yiyeceğine gel içeri gir. Ben marketten bir şeyler alıp geleyim, bizde yemek yeriz. Hem çocuk evde yalnız kalmamış olur, daha iyi...”
           - “Tamam abla!” dedi.
           Hüseyin'i kolundan tutup içeriye aldım. Yolu biliyordu ama, ben yine salona kadar götürdüm onu. Oğlum onun geldiğini görünce sevindi. Ben çıktım, aceleyle markete gidip alacaklarımı aldım, eve geldim. İçecek bir şeyler, kola, bira, meyve suyu falan da aldım bol bol... Geldiğimde Hüseyin oturmuş oğlumla oynuyorlar, oğlum heyecanla ona bir şeyler anlatıyordu. Onlar konuşurken ben de yemek hazırladım. Yemekti, hoş beşti derken vakit ilerlemiş, saat 9 gibi olmuştu. Ertesi gün okul olduğundan oğlumu yatırdım. Geldiğimde Hüseyin de kalkmaya davrandı,
           - "Oo.. Vaktin nasıl geçtiğini anlamamışım. Ben de kalkayım abla." dedi. Kolundan tutup engel oldum,
           - “Otur Hüseyin, nasıl olsa sen de yalnızsın, ben de... Evde tek başıma canım sıkılıyor. Ben sana soğuk bira getireyim, sohbete devam ederiz. Sen de eve gidip ne yapacaksın? Beraber oturalım işte..." dedim.
           Artık yalnız kalmıştık... Sohbete devam ediyorduk. Soğuk birer bira çerez getirdim, ikimiz de bira içiyor, konuşuyorduk. Sohbet uzadı, ikinci, üçüncü biralar da içildi.

           Kendimi bir garip hissediyordum, içim kıpır kıpırdı. Kocam gideli iki hafta olmuştu. Yatağımda tek başıma kendimi okşamalarla, içime salatalık falan sokup tatmin olmaya çalışmayla geçen iki uzun hafta ve uzun, yalnız geceler... Oysa bu gece genç, yakışıklı bir erkekle başbaşa oturuyor, onunla sohbet ediyordum.
           Bir yandan sohbet ederken bir yandan da onun yakışıklı yüzünü, kaslı kollarını, geniş göğüslerini, pantolonunun önündeki kabarıklığı seyrediyordum. Hem de hiç çekinmeden, utanmadan... Çünkü biliyordum ki o beni, benim nereye baktığımı, nasıl baktığımı göremiyordu. Aldığım alkolün de etkisiyle öyle rahattım ki hareketlerimde...
           Onun okuldan, arkadaşlarından, ev yaşamından bahsederken anlattıklarını dinler gibi yaparken aslında ne anlattığının farkında bile değildim, onu seyretmekle meşguldüm. Arada bir "yaa, öyle mi?" falan diyerek sohbete katılır gibi yapıyor, onun konuşurken kıpırdayan etli dudaklarına, gömleğinin açık yakasından görünen hafif kıllı göğsüne bakıyordum. Bir yandan da kendimi okşuyordum.
           Evet, kendimi kaybetmiş gibiydim. Oturduğum koltukta yayılmıştım. Elimin birini eteğimin altına, külodumun içine sokmuş sıkıp sıkıp bırakıyor, diğer elimle uçları kabarmış göğüslerimi okşuyordum. Çıldırmış gibiydim. Seks yapmadan geçen yalnız geceler beni bu hale getirmişti işte... Gözleri görmeyen genç bir yabancıyla başbaşa, yalnız ikimiz otururken onun karşısında mastürbasyon yapıyordum. Üstelik hafif sarhoş bile olmuştum. Garibin haberi bile yoktu yaptığımdan...
           Üzerimdeki askılı tişörtün askılarını indirip sütyenimi çıkarmıştım. Elimdeki soğuk bira şişesini memelerimin arasında, ürperen, kabarmış meme uçlarında dolaştırıyordum. Tüylerim diken diken kabarmıştı. Soğuk şişenin etkisi mi, giderek içimde yükselen şehvetin etkisi mi bilemiyorum. Bereket ses çıkarmamak için, inlememek için dudaklarımı ısırmayı akıl edebiliyordum.
           Bir ara Hüseyinin oturduğu yerde kıvranmaya, bacaklarını kasmaya başladığını fark ettim. Sıkışmış gibi davranıyordu. Toparlandım,
            -“Ne oldu Hüseyin? Rahatsız mısın?" diye sordum.
            -“Yok abla... Şeyy... Benim eve gitmem gerek..." dedi sıkılarak...
            -“Tuvalete gitmen gerek galiba... Sıkılma, hareketlerinden belli oluyor." diye rahatlatmaya çalıştım onu...
            -“Şey, evet abla... Bu biralar... Pek alışkın değilim aslında bu kadar içmeye... Çok sıkıştım da... Sanırım eve bile yetişemeyeceğim."
            -“Gel canım, ben seni lavavoya götüreyim. Sıkılmana gerek yok ki... Bunca zamandır beraberiz, yabancı değiliz artık..."

           Ayağa kalktı, elinden tutup yönlendirdim Hüseyin'i. Askılarını indirdiğim tişörtüm aşağıya inmiş, memelerim meydandaydı ama düzeltmeye gerek görmemiştim, nasıl olsa o beni görmüyordu. Daracık holde yanyana yürürken kolunu tutup kendime yaklaştırdım. Göğsümün biri onun koluna temas ediyor, ucu gömleğine sürtünüyordu. Offf...
           Tabi, kısa bir andı bu... Banyonun kapısından içeri girmesini sağladım, klozetin önüne götürüp bıraktım. Yanında durup bekliyordum. Duraksadı, gülümseyerek,
           - “Abla, ben gerisini hallederim, sen lavabonun yerini göster, yeter bana..."
           - “Ah, pardon canım..." dedim. "Öyle ya, koca adamsın sen..." diyerek elini tuttum, yandaki lavabonun üzerine koyup havluların yerini söyledim. Çıkmam gerekiyordu, ama birden onunkini görmeyi şiddetle istediğimi fark ettim. Kapıya yöneldim, çıkar gibi yapıp içeriden gürültüyle kapattım. Kapının yanında nefes bile almadan durup onu izliyordum şimdi.
           Telaşla klozetin kapağını kaldırdı, etrafını elleriyle yoklayıp yerini ezberledikten sonra doğrulup fermuarını indirdi. Elini içeriye sokup aletini çıkardı Hüseyin... Gözlerim faltaşı gibi açıldı. Parmaklarının arasında kocaman, uzun bir canavar duruyordu. Sertleşmiş, damarları meydana çıkmış, mantar gibi iri mor başından dibine kadar nefis harika bir erkeklik organıydı. 20 santim belki daha fazlaydı uzunluğu, kalınlığı da göz dolduruyordu...

           Tamam, kocamınki de doyuruyordu beni, inim inim inletiyordu yatakta ama bu bambaşka bir şeydi sanki... İnlememek için kendimi zor tuttum, elimi ağzıma kapattım. Kalbimin atışlarını duyacak diye korkuyordum... Siki o kadar sertleşmişti, göbeğine doğru dikilmişti ki işeyebilmek için üstünden bastırıp klozete nişanladı, şırıl şırıl işemeye başladı. Gözlerimi alamıyordum ondan... Sanki dakikalar sürdü işemesi... Nihayet bittiğinde o kocaman sertleşmiş sikini içine sokmadan yandaki lavaboya döndü. Musluğu açıp ellerini yıkadı.
           Sıvı sabunla yıkadığı ellerini hala meydanda, fermuarın arasından dışarıya, havaya fırlamış, dimdik duran sikine götürdü sonra... Kaygan, ıslak parmaklarıyla şöyle bir sıvazladı. Sonra avuçlarının içinde sıkıp başından köküne kadar kaydırmaya başladı. Yüzü kızarmış, dudaklarını ısırıyordu. O öpülesi ıslak etli dudaklarından "Oohhh..." diye bir inilti koptu... "Oohhh... Güler..." diye inledi fısıltıyla... Vay piç vay... Gözlerime inanamıyordum. O güzelim sikini sabunlu parmaklarıyla sıvazlıyor, kendini tatmin ediyordu Hüseyin...
           Öyle garip, manyakça bir durumdu ki bu... Kendi evimde, banyomda, oğlum odasında uyurken, yabancı bir erkeğin kendini tatmin etmesini izliyordum gizlice... Hem de benim ismimi sayıklayarak... Beni düşünerek... Bir an üstüne atlayıp o kocaman sikini tutmak, yalayıp yutmak, içime, alevler yanan, suları akan amıma sokmak istedim. Sonra durup kendime hakim oldum. Böyle yaparak ürkütebilirdim kuşumu... Ters tepebilirdi... Benim ismimi fısıldayarak sikini okşuyordu ama... Ya ben üstüne gidince tepkisi değişik olursa?



 
          Bana "abla" diye hitap etmesi geldi aklıma... İş gerçeğe binince beni tersleyip refüze eder miydi acaba? Dayanamazdım buna... Tuttum kendimi... O da fazla uzatmadı zaten, sikini soğuk suyla yıkayıp kuruladı, yuvasına zorla sokup fermuarını çekti. Ellerini yıkayıp ıslak elleriyle yüzünü sıvazladı. Sanırım kalkmış erkekliğinin inmesini bekliyordu.
           Duvarı yoklayarak kapıya yöneldiğinde telaşla ters tarafa çekildim. Kapıyı açıp çıktı, holü yoklaya yoklaya salona ilerledi. Ben de arkasından çıkıp sessizce ilerledim, sanki odadaymışım gibi
           - “Aa, geldin mi Hüseyin?" diye karşıladım onu... "Problem yok di mi? Sanki sesini duydum gibi, bana mı seslendin?" diye sordum hınzırca...
           - “Yok abla..." derken sanki yüzü kızardı gibi geldi bana... Sohbetimize kaldığı yerden devam etmeye başladı. Eline soğuk bira tutuşturup koltukta yanına oturdum bu kez... Yakından bakıyordum şimdi ona... Her tarafını inceliyor, pantolonun önündeki kabarıklığı izliyordum. İçinde ne canavar yattığını biliyordum o kabarıklığın... Üstüne atlamamak için kendimi zor tutuyordum. Arkadaşlarından, kızlardan, okulda yaşadıklarından bahsediyordu. Sözünü kestim,
            -“Kız arkadaşın var mı Hüseyin? ” diye sordum. "Flört gibi yani..." O da,
            -“Hayır, yok abla.” dedi.
            -“Kız arkadaşın hiç olmadı mı?” dedim.
            -“Hayır, maalesef olmadı abla.” dedi. "Onlar sağlıklı erkeklerle ilgilenir, benimle sadece arkadaş olurlar... Beni kimse istemez ki bu halimle..." O anda içim cız etti, Hüseyin için üzüldüm, elini tuttum,
            -“Sakın kendini üzme Hüseyin. Sen yakışıklı, sırım gibi delikanlısın. Seni istemeyen kız neler kaçırdığının farkında değil." diye teselli etmeye çalıştım. "Belki sana birisini buluruz.” dedim.
           Hüseyin bu sözüme çok sevindi. Ben bu sefer merak ettim, acaba Hüseyin hiç cinsel ilişkiye girmiş miydi. Bunu nasıl soracağımı da bilmiyordum. Sorayım mı, sormayım diye düşünürken, ağzımdan birden çıktı, biraların verdiği çakır keyiflik, tuvalette gördüğüm manzaranın etkisiyle daha serbest konuşabiliyordum,
            -“Hüseyin sen hiç cinsel ilişkiye girdin mi?” deyiverdim. Hüseyin yine,
            -“Hayır hiç girmedim abla. Daha milli olamadım! Bu vaziyetteyken de pek olacak gibi değilim galiba...” dedi, başını da önüne eğdi, utanmıştı.
            -“Anladım...” dedim. "Peki, kızı bulsak, onun nasıl biri olduğunu nasıl anlayacaksın Hüseyin? Senin istediğin ölçülerde biri mi? Ya vücudu senin istediğin gibi değilse?"
            -“Ailem belki yardımcı olur abla. Hem bunlar benim gözlerim..." diyerek ellerini gösterdi. "Ellerimle yoklayarak görebiliyorum. Sesinden karakterini anlamaya çalışıyorum."
           Yutkundum. Elleriyle yoklamak mı? Bir an o ellerin benim üstümde dolaştığını hayal ettim. Ürperdim. Ateşim yükseliyordu gitgide... Çatallanmış, boğuk bir sesle,
            -“Peki, ben nasıl biriyim Hüseyin? Ne düşünüyorsun benim için?"
            -“Şeyy.. Sen genç, güzel birisin Güler abla..."
            -“Genç tamam da, güzel olduğumu nerden biliyorsun? Yoklamadın ki?"
           Elini tutup yüzüme götürdüm. Parmakları alnımda, burnumda, dudaklarımda, yanaklarımda, çenemde dolaşıyordu hafifçe, okşayarak... Dudaklarıma değdirdiği parmağını öptüm hafifçe... Ateşe değmiş gibi çekti parmaklarını, saçlarımı okşadı. İçim eriyordu, kasıklarım alev alev yanıyordu o okşarken...
            -“Peki, kızın vücudunun nasıl olduğunu nerden bileceksin Hüseyin?" dedim fısıltıyla... "Böyle parmaklarınla mı?" Hüseyinin de yüzü kızarmıştı. Saçlarımdaki elini tutup hafifçe aşağı indirdim davet edercesine... Boynumdan aşağıya indi parmaklar... Tüy gibi omuzlarımda dolaştı. Tekrar ellerini tutup göğüslerime doğru götürdüm. Askılı tişörtüm belimdeydi. Memelerim meydanda, dimdik olmuşlar, uçları arzuyla, şehvetle kabarmışlardı. Elleri çıplak memelerime ilk temasında çekmek istedi, tuttum, bırakmadım.
            -“Abla?" dedi yutkunarak... Fısıltıyla,
            -“Devam et Hüseyin... Görmeye devam et..." dedim. "Anlat bana... Nasıl, güzel miyim? Memelerim güzel mi? Hadi anlat..." Göğsüm inip kalkıyordu heyecandan nefes nefeseydim...
            -“Ooohhh... Çok güzelsin abla... Tenin pürüzsüz... Saçların ipek gibi... Dudakların etli etli... Boynun uzun, kuğu gibi... Göğüslerin... Çok... Çok güzel... Sert... Uçları kabarmış... Etrafında yuvarlak pütürler var..." Konuşurken dudakları, göğsümde, uçlarında dolaşan parmakları titriyordu. Dudaklarım kurumuştu heyecandan, yalayarak ıslattım.
            -“Sonra? Hadi devam et... Aşağıya in... Oraları da anlat..."
            -“Karnın dümdüz, kaslı... Göbek yok, fazla kilon yok, balık etisin..." Elini tuttum, dizime koydum. Anladı. Bacaklarımı okşamaya, yukarılara çıkmaya, eteğimin altına girmeye başladı.
            -“Bacakların da güzel, sert, kaslı... Tüysüz... Kendine bakıyorsun, bakımlı birisin..."
            -“Ohhh...Evet canım... Yeni ağdaladım bacaklarımı... Bir kaç gün sonra kocam gelecek, ona hazırlamıştım. Hadisene... Devam et..." Elleri, parmakları kasıklarıma gelmiş, külodumun üstünden okşamaya başlamıştı.
            -“Abla... Bu..."
            -“Oohhh... Am canım... Kadın amı... Benim amım... Hiç ellemedin di mi? İlk defa mı?" Titriyordu parmakları... "Dur, külodumu çıkarayım, öyle dokun..." Belimi kaldırıp külodumu indiriverdim eteğimi çıkarmadan... Şimdi parmaklarının önünde hiç bir engel kalmamıştı. Okşuyor, sıkıyor, parmaklarının ucuyla her tarafında dolaşıyordu. Bacaklarımı aralamış, kendimi iyice arkaya vermiştim. Amcığımı okşayan parmakların verdiği hazzın esiri olmuştum. "Oohhh... Devam et Hüseyin... Çok güzel... Devam et..."
 

            -“Islanmış bu abla... Ateş gibi... Islak..."
            -“Evet canım... Zevk alıyor çünkü... İçinden sular geliyor sen okşadıkça... Zevk suları onlar... Zevk veriyorsun bana canım... Erkeğim... Oohhhh...."
            -“Abla... Ben... Benim şeyim çok sertleşti... Rahatsız ediyor... Çıkarabilir miyim?"
           Doğruldum. Çok fena olmuştum. O koca siki yemeden bırakamazdım. Ama burada olmazdı, kendimi tutamazdım o koca siki içime alırken bağırır, gürültü yapardım. Çocuk uyurken rahat edemezdim. Hüseyinin elini tutup çektim,
            -“Abla?" dedi kırgın kırgın... Gülümseyerek dudağından öptüm erkeğimi...
            -“Burda olmaz Hüseyin... Çocuk var... Ben dayanamam, sevişirken ses çıkarır, gürültü yaparım, uyanır. Senin eve gidelim canım... Daha rahat ederiz. Seni milli yapmak istiyorum bu gece... Hadi, gel..."
           Kaldırıp elinden tuttum, üstümü başımı düzeltirken oğlumun odasına baktım, mışıl mışıl uyuyordu. Elinden tuttum, acele adımlarla çıkıp alt kata, Hüseyinin evine indik. Heyecandan titreyen elinden anahtarları alıp kapıyı açtım. İçeriye girip kapıyı kapatır kapatmaz duvara yasladım erkeğimi... Dudaklarına yumuldum. Etli dudaklarını yalarken o da karşılık veriyor, emiyordu. Dilimi ağzının içine sokup dilini okşadım. Uzun uzun öpüştük.
           Kendimi geri çektim zorla... İkimiz de nefes nefeseydik. Üstümdekileri yırtarcasına çıkardım, çırılçıplak kalmıştım. Tekrar Hüseyine yaklaşıp çıplak vücudumu yasladım bedenine... Öpüşürken ellerini tutup kalçalarıma götürdüm. Ne istediğimi anlamış, elleri kalçalarımda dolaşıyor, sırtımı okşuyordu. Taş gibi olan siki pantolonun üstünden göbeğime baskı yapıyordu. Dudaklarını bırakmadan elimi araya soktum, telaşla kemerini çözüp pantolonunu küloduyla birlikte aşağıya indiriverdim. Ayakkabı, çorapları ayağında duruyordu hala, pantolonu da ayaklarındaydı. Uzun siki füze gibi meydana çıkmış, havaya dikilmişti. Eğilip tapınır gibi diz çöktüm önünde... Parmaklarımın arasına alıp hayranlıkla seyrettim heybetini... Okşadım... Ucundaki delikte bir damla zevk suyu parlıyordu. Dilimi uzatıp aldım o damlayı... Dudaklarımla minik bir öpücük kondurdum başına...

            -“Ohhh... Güler abla..." diye inledi erkeğim... Dudaklarımın temasıyla kasılıvermişti.
            -“Canım... Bırak bana kendini... Ablana bırak sen... Ben her şeyi hallederim..."
           Sikinin koca başını ağzıma sokmaya çalıştım. Aldım da... Emiyor, lolipop gibi ağzımın içinde dolaştırıyor, dilimle okşuyordum. Çıkarıp ıslanmış canavarıma bakıyor, sonra tekrar ağzıma sokuyor, boğazıma girdiği kadar, dibine kadar almaya çalışıyordum. Ellerim de boş durmuyor, torbalarını okşayıp sıkıyor, bacaklarının içlerini, kasıklarındaki tüyleri okşuyor, parmağımı kabalarında, arka deliğinde dolaştırıyordum. Dizleri titremeye başlamıştı erkeğimin...
            -“Abla... Abla... Ben..."
           Sikini ağzımdan çıkarıp başımı kaldırdım, yüzü kıpkırmızı olmuş, ağzı nefessiz kalmış kuş gibi açılmıştı. Elleri saçlarımın arasında kasılmıştı. Boşalmak üzereydi,
            -“Bırak kendini canım... Boşalt içindekini... Ben seni emerim şimdi... Yutarım seni..."
            Ağzıma aldım yine... Vakumlamaya, emmeye başladım. İlk damlaların geldiğini hissediyordum. Ağzıma o bildik tad dolmaya başlamıştı. Elleri istemsizce saçlarımı kökünden kavramış kendine çekiyor, sikini boğazıma kadar gömmeye çalışıyordu. Nefes alamaz hale gelmiştim, ama dayandım. Spermleri direk boğazımdan kaymaya başladı. Kasılıyor, bacakları titriyor, inliyordu. O boşaldı, ben yuttum. Bitene kadar ağzımdan çıkarmadım sikini...
            Neden sonra sakinleşti. Püskürmesi bitti. Ağzımı bileğimin tersiyle silip kalktım. Dudaklarına yumuldum yine... Gömleğini, atletini çıkardım bir yandan... Ayaklarındaki pantolonu, ayakkabılarını kendisi çıkardı. İkimiz de çırılçıplaktık. Dudaklarımı onun vantuzundan kurtarıp gülerek boşaldıktan sonra yarı sert duran sikini tuttum,
            -“Hadi canım, beni yatağımıza götür..." dedim. "Gerdek yatağımızda senin erkekliğini bozayım. Evdeki en geniş yatak nerde?"
            -“Karşıda, holün en sonundaki oda abla... Bizimkilerin yatak odası..."
           Sikini kavrayıp tuttum, çeke çeke aceleyle yatak odasına gidip geniş yatağa attım kendimi... Hüseyin de ezbere bildiği yatağın kenarına oturdu. Elini tutup alev gibi yanan, zevk suları akıp duran amcığıma götürdüm. Üstünde süs olsun diye bıraktığım minik tüy şeridini okşadı. Parmaklarını dudakların arasından sokup içini okşadı. Kıvrandım...
            -“Ooohhhh... Çok güzel... Hadi aşkım... Ben senin sikini yaladım, emdim. Şimdi de sen beni yala... Gel... Yaklaş bana... Bacaklarımın arasına gel..." Eğilip başını kasıklarıma yaklaştırdı. Saçından tutup yönlendirdim onu. Bacaklarımın arasına uzanıp yalamaya başladı. Islak dilin amcığıma temasıyla ürperdim, kasıldım.
            -“Ooohhh.. Yala canım... Yala aşkım... Dondurma yalar gibi yala beni... Dilini dolaştır... Ohhh... Evet... Orasını yala... O sert şeyi, klitorisi yala... İçine sok dilini... Aaahhhh... Özlemişim bunu... Öyle özlemişim ki... Devam et... Dilinle sik beni... Oohhhh... Mımmmm..." Saçlarını tutup amcığıma gömüyordum başını... O da hakkını veriyordu doğrusu...
           Sanki her zaman yaptığı bir şeymiş gibi harika yalıyordu beni... Kendimi kaybediyor, zevk denizinde yüzüyordum sanki... Başını tutup çektim, yuvarlayıp sırtüstü yatırdım Hüseyini... Dizlerimi başının iki yanına koyup amımı ağzına verirken ben de sikine uzandım. 69 pozisyonunda, o yatarken ben üstte birbirimizi yalayıp emmeye başladık. Yine kocaman olmuştu siki... Hüseyin amımı yalarken ben de onun verdiği zevkle daha hızlı yalıyor, köküne kadar ağzıma sokup çıkarıyordum. Dakikalarca yaladım, yaladım, yaladım... Doyamıyordum yalamaya...
           Baktım, yine kasılmaya başlayınca kestim yalamayı... Doğrulup döndüm. Sikini yalamaktan ıslanmış ağzımla onun dudaklarına, benim zevk sularımla ıslanmış dudaklarına yumuldum. Öptüm, öptüm, öptüm... Kollarıyla sımsıkı sarılıyor, pazularının arasında göğsüm sıkışıyor, nefessiz kalıyordum... Sonra dudaklarımı dudaklarından çekip sordum,
            -“Hazır mısın aşkım? Beni sikmeye hazır mısın? Seni milli yapalım mı artık? Bu koca sikini sokar mısın bana?"
            -“Oohhh.. Evet... Evet Güler abla... Hazırım..."
            -"Hadi o zaman... Başlayalım..."
           Kalçalarımı kaldırıp deminden beri aramızda ezilen, karnıma kasıklarıma batan erkeğimin kalın sikini apış arama aldım. Zevk sularıyla ıslanmış am dudaklarıma sürttüm. Sonra biraz daha dizlerimin üstünde kalkıp başını sabırsızlıkla bekleyen amcığımın giriş kapısına dayadım. Kale kapısına dayanan koç başı gibiydi. Sularımdan ıslanan ve kayganlaşan başın biraz daha içime girmesi için alçaldım. Zorlanarak girdi yumruk gibi başı... Durdum, birbirlerine alışmasını bekledim. İçimden sular aktığını hissedebiliyordum. Öyle zevk alıyordum ki anlatamam. Sonra, oturmaya başladım. Alçaldım, alçaldım. Uzun siki santim santim içime gömülüyordu. Kalınlığı içimi dolduruyor, yara yara giriyordu amcığıma...
            -“Mımmmm... Çok güzel... Çok güzel sikin var aşkımm... Harikaaa... Ooohhhh... Öyle özlemişim ki... Tadını unuttum nerdeyse... Dur, bekle... Bekle biraz... Çok kalın sikin var canım... Yumruk gibi içimde... Oooohhhh... Bitirdin beni... Erkeğimmm... Nasıl? Güzel mi? Hoşuna gitti mi sevişmek?"
            -“Ohh.. Evet... Çok güzelmiş abla... Çok zevkliymiş... İçin ateş gibi... Elimle yapmaktan daha güzelmiş..."
            -“Evet... Evet canım... Nasıl, eldiven gibi sardım seninkini di mi? Benim evde, banyoda nasıl yaptığını seyrettim. Ona benzemez bu... Gerçek am sikiyorsun şimdi..."
            -“Hissetmiştim abla... Senin orda olduğunu biliyordum ben... Mahsus yaptım... Senin görmeni istedim... Seni azdırmak istedim... Seni nasıl istediğimi öğren istedim... Oohhh... İyi ki yapmışım... Bak, şimdi içindeyim senin..."
            -“Seni namussuz seni..." dedim gülerek... "Demek beni tuzağa düşürdün ha? Beni kötü emellerine alet ettin sen... Dur bakalım, seni zevkten öldüreyim de gör sen..." Oturup kalkmaya başladım bunu söylerken... Koca yarak yara yara içime gömülüyor, kalktığımda başına kadar çıkarıp tekrar köklüyordum.
            -“Zaten zevkten ölüyorum abla... Çok güzelmiş sevişmek... Keşke daha önce yapsaydık... Çok güzel... Harikasın... Bitiyorum, ölüyorum zevkten..."
            -“Ben... Ben de ölüyorum... Oooohhhh... Sikin öldürüyor beni aşkım... Aaahhhh... İçimi yarıyor sikin... Damarlarını bile hissediyorum... Kafası ta dibimde... Aaahhh..."
           Kendimi tutamıyor, inliyor, küçük çığlıklar atıyordum. Üstünde gidip gelirken kaç kez kasılıp boşaldığımı sayamadım. Sonra içimden çıkardım, yana devrildim. Bacaklarım tutmuyordu. İkiye ayırdım bacaklarımı, erkeğimi de tutup üstüme çektim. Bacaklarımın arasına aldım.
            -“Diz çök şimdi erkeğim... Ver şu koca sikini bana, içime alayım onu... Ablan yoruldu artık... Şimdi sen sokacaksın bana... Pompalayacaksın beni... İçime sokup çıkaracaksın sikini... İşte böyle..."
           Sikini tutup amcığıma soktum yine... Yine yavaş yavaş girdi içime... Yarısına kadar girdikten sonra kendini bırakıverdi üstüme, sikini dibine kadar gömdü içime...
            -“Aahhhh... Yavaş canım... Yavaş sok... Ooohhhh.... Öyle büyük sikin var ki, canım yanıyor sert girince... Kocamdan büyük seninki... "
           Bacaklarımın arasında inip kalkmaya başladı. İkiye ayrılmış bacaklarımın arasında kalçalarını avuçlayıp yönlendiriyordum erkeğimi... Kalçalarını avuçluyor, okşuyor, belinden tutup kendime çekiyor, sırtını tırnaklıyordum. Hüseyin, önce yavaştan yavaştan sokup çıkarıyordu. Sonra hızlanmaya başladı. Çekiliyor, başına kadar çıkarıp aniden içime gömüyor, erkekliğinin başı rahmime vuruyordu sanki. Her çekişinde içimden çıkardığı sikinin boşluğu bir saniye sonra tekrar milimine kadar doluyor, içimdeki suları dışarıya fışkırtıyordu. Sularımın arka deliğimden aşağıya yatağa süzüldüğünü, altımın sırılsıklam olduğunu hissedebiliyordum.
            Başımı kaldırıp dudaklarını öpüyor, yalıyor, saçından çekip çılgın gibi dudaklarını emiyordum. Narin vücudum, onun erkek gövdesinin ağırlığı altında eziliyor, nefessiz kalıyordum. Üstümden kalktığında hava alabilmek için çırpınıyordum.
           Sonunda boşalmaya başladı. Kasılıyor, titriyor, içime sokup çıkarmaları gitgide hızlanıyor, çılgın bir tempoyla sikiyordu beni... İlk fışkırmalarını, sıcak menilerini içimde hissettiğimde ben de son kez koyvermeye başladım. Aynı anda boşalıyorduk ikimiz de... Bağıra bağıra, inleye inleye, kıvrana kıvrana orgazm oluyorduk.
            Sonunda durulduk... Kavgadan çıkmış gibiydik... Kendini koyuvermiş, üstüme uzanmıştı Hüseyin... Nefes alamıyor, altında boğuluyor gibiydim. Üstümden yuvarladım onu... Kolunu yastık yapıp sarıldım. Başım geniş göğsünde, bacaklarım yandan onun kaslı bacaklarına dolanmış vaziyette kaldık... Harikaydı... Hiç böyle bir sevişme yaşamamıştım kocamla... Böyle tatmin olduğumu, böyle zevk aldığımı hatırlamıyordum...
            -"Nasıl aşkım? Güzel miydi? Zevk aldın mı?" diye sordum göğsündeki tüyleri okşarken... Alacağım cevabı bile bile...
            -“Evet... Çok güzeldi abla... Harikaymış..." dedi erkeğim.
            -“Bundan sonra abla yok kocacım... Ben senin karınım artık..." dedim. Uzanıp dudaklarından öptüm. O da karşılık verdi bana...
            -“Peki aşkım... Peki karıcım... Sen nasıl istersen... Bu zevki yaşattın ya bana... Senin kölenim artık..."
            -“E, hadi o zaman kölem... Biraz dinlen, kendine gel... Sonra tekrar yapalım... Tekrar sik beni... O koca sikini yine içime sok... Tekrar tekrar... Açlığımı doyur benim..."
            -"Unuttun mu sahip? Ben de açım. Bu yaşıma kadar seni beklemişim ben... Kolay kolay bırakmam seni karıcım..." dedi üstüme çıkarken... Az önce boşalmasına rağmen siki yine sert, dik, kalın ve kocamandı.

           Dediğini de yaptı... Tekrar tekrar sikti beni... Dinlene dinlene... Uyuduk, uyandık, seviştik... Sabaha kadar... Sabah gün ağarırken bacaklarım titreye titreye yukarıya, evime gittim. Kendimi yatağa attım. Biraz dinlenip kendime geldim, oğlumu okula götürmem gerekiyordu. Gidip gelene kadar bacaklarım titredi. Eve geldiğimde direkt Hüseyinin kapısını çaldım. Evdeydi hala... Benim sesimi duyunca heyecanla kalkıp kapıyı açtı. Yatağımıza, aşk yuvamıza gittik hemen... Öyle yorgunduk ki, öğleden sonraya kadar birbirimizin çıplak bedenlerine sarılıp uyuduk...
           Üç gün sonra kocam gelince ayrılmak zorunda kaldık. Kocamın altına yatıp sevişirken Hüseyinin yüzü geliyordu gözümün önüne... Zevk alıyordum elbette, ama Hüseyinin verdiği zevki, onun görmeyen gözlerini, beni görmeye çalışırken bütün vücudumda dolaşan parmaklarını aklımdan çıkaramıyordum.
           Kocam gittikten sonra bir bahane uydurup oğlumu yazlıkta oturan dedesine bıraktım. Kuzenleriyle birlikte olacağı için o da çok mutluydu. Ben de mutlu olmak için, son sürat evime giderken sevgilimin kollarına kavuşacağım anı bekliyordum sabırsızlıkla... Bir hafta boyunca yataktan çıkmadık. Her an, her saniye, bıkmadan, usanmadan seviştik, koklaştık. Benim evimde, onun evinde... Korkmadan, çekinmeden... Evin her köşesi bizim seks yapmamız içindi. Günah yuvamızdı, mutluluk yuvamızdı...